Yarım saat mi? Bu fotoğrafın altında çile var, çile!

Bu kareyi almak için aynı yerde çakılı olarak tam 6 saat bekledim.
Burası çok ikonik bir yer olduğu için, mekan dünyaca ünlü fotoğrafçı kaynıyor. Bu açıyı yakalamak için sınırlı sayıda tripod koyma yeri var. Yer bulamazsam, iş diğer güne kalacak ve çekim planı yaptığım diğer güzel köylerden birinden fedakarlık etmek zorunda kalacağım. O yüzden hiiiiç riske atmadım, erkenden gidip en güzel yere tripodu mu kurdum.

Bir de, o kadar dik merdivenlerden çıktıktan sonra tam yukarıya vardığımızda, yanımıza su almayı unuttuğumuzu fark ettik. Öğleden sonradan itibaren akşama kadar sıcağın altında beklemek tam çileye döndü. Sıcaktan patladığım için tişörtümü çıkardım, bu defa da feci yanmışım, ertesi gece acıdan uyuyamadım, halen soyuluyorum.
3 saat mi? Bu konuda gerçekten normal değilim, olamıyorum ya.

Eğer portföylük düzeyinde bir fotoğraf editliyorsam, edit bittikten sonra internete yüklemeden önce, sadece fotoğrafa bakma/değerlendirme sürem bile 1-2 gün.

Edit bittikten sonra hem telefondan, evdeki PC'den hem de iş yerimdeki lapton'tan ara ara fotoğrafa bakıp, kendimce bir çok değerlendirme yapıyorum. Çünkü edit yaparken kör oluyoruz. Gözümüzün önündeki hataları görmüyoruz. Renk kararlarını da doğru veremiyoruz çünkü uzun süre ekrana bakınca beyin renk algısı sapıyor ve renkleri farklı görmeye başlıyoruz. Fotoğraf daha sonra yeniden baktığımda mutlaka ve mutlaka hata görüyorum. Bunları düzeltme şansım olduğu için, edit bittiği gün yüklemiyorum ve bekliyorum. Kısmen emin olduktan sonra, eşimden görüş istiyorum. Herşeyden tamamen emin olduktan sonra yüklüyorum. Buna rağmen, örneğin 1-2 ay sonra aynı fotoğrafa yeniden baktığımda, ''fotoğrafın şurasını keşke şöyle yapsaymışım daha iyi olurmuş'' dediğim de çok oluyor.
Bu kadar cümleden sonra artık edit süremi söylemeyim, şok geçirme.
