http://img546.imageshack.us/img546/2393/kuzgun.jpg
Bu fotoğrafın çekim hikayesini buradan okuyabilirsiniz.
Yazdırılabilir Görünüm
http://img546.imageshack.us/img546/2393/kuzgun.jpg
Bu fotoğrafın çekim hikayesini buradan okuyabilirsiniz.
Güzel bir paylaşım. Teşekkürler.
Kadri hocam yani Kuzgun PS ile mi oturtulmuş..?
Eğer ps ise gayet başarılı ama öyle olucağını sanmıyorum ortam ve çalışma gayet güzel..
Eğitimli kuzguncuk :pleasantry:
PS'yi az kullanmak istiyorum diyen birisi o kuzgunu oraya ps ile yerleştirdiyse Kafa atmak farzdır :)
Arkadaşlar benim orjinal yazıyı aldığım yerde, Kuzgunun oraya nasıl geldiğinden bahsedilmiyor. Ancak konu ile ilgili başka bir yazıda kuzgunun canlı değil oyuncak olduğu ve PS müdahalesi ile değil, fotoğrafçının kendisi tarafından konulduğu bilgisine ulaştım buradan paylaşayım.
Daha mantıklı ve güzel bir örnek oldu diyelim o zaman ;) Eline sağlık.
çok güzel bi iş çıkartmış odanın eski hali adamın duruşu bulduğu kuzguncuk fotoğraf tam anlamıyla birbirini tamamlıyor ..
Bence de başarılı bir çalışma lâkin o kuzgunu oraya nasıl yerleştirmiş, en önemli kısım bu ve bu kısım belirtilmemiş, orası da ilginç olmuş hani
Paylaşım için teşekkürler abi.. Keyifle okuyorum bu nasıl çekildi kısmını :)
Bence Mario yapmak istediğini başarmış.. Halbuki ben Mario'yu borucu, öyle tonton, koşan, zıplayan biri olarak bilirdim.. Meğer derin biriymiş.. :))
Emre bey, Kuzgun kompozisyonu tamamlamak üzere fotoğrafçı tarafından oraya getirilmiş aslında oyuncak.
Erman çok teşekkür ederim, her fotoğrafın bir hikayesi vardır, böylece bunu paylaşmak benim içinde çok zevkli.
Bayılıyorum böyle eski mekanlara teşekkürler.
Çok pardon kaçırmışım, teşekkürler dostlar.
güzel hikaye,güzel fotoğraf...
Mistik bir havası var hayalgücü işte :)
Oyuncak da olsa kompozisyon ve odanın viraneliği ayrı bir hava katmış. Belki biraz color correction ile düzeltilebilirdi. Gene de güzel gözüküyor.
ben karanlık fotoğraflardan daha çok haz alıyorum bence köşeler biraz daha karartılmalı.
Bu fotoğraf bana Poe'nun en sevdiğim şiirini hatırlattı.
Dedi kuzgun ''hiçbir zaman''
İpeksi mor perdelerin üzgün, kararsız sesi
Ürküttü beni, o güne kadar hissetmediğim bir dehşetti kaplayan içimi
Hızla çarparken yüreğim, sürekli yineledim
"Bir ziyaretçi," dedim, "içeri girmeyi diliyor kapısında odamın
Geç kalmış bir ziyaretçi, girmeyi diliyor kapısında odamın
Hepsi bu, başka bir şey değil"
Dikkatsiz bir kıpırdanış, fark ettirdi beni, fark ettirdi kara
gölgemi.
Yine de anlamış değil, benim yalnızca bir kuş olduğumu;
Ona yardım etmek için güvenli yuvamı bırakıp penceresine konduğumu.
O kendi cinnetini büyüterek içinde, savuruyor belleğini karanlık
rüzgarların önüne;
Gizli bir zevk de alıyor bundan, damarlarında dolaşan o katıksız
acıdan.
İşitiyorum korkusunu duvarların ardından, görüyorum sararmış yüzünü
pencerenin kenarından.
Ruhuma güç geldi aniden, artık ikircime düşmeden
"Bayım," dedim, "ya da bayan, diliyorum sizden affımı
Ancak şudur olan, uyukluyordum, çalındı kapım,
Çalındı belli belirsiz, kapımı tıkırdatan sizdiniz;
Öyle ki emin olamadım duyduğuma bir tıkırtı" - İşte açtım ardına dek kapımı;
- Yalnızca karanlık, başka bir şey değil
Yanlış yerde arıyor beni, bir insan sanıyor bu solgun sisler içinde
bekleyeni.
Çok genç sayılmasa da tanıyamamış daha insanoğlunu;
Umut diye onlara sesleniyor hala, hiç anlayamamış yaşamı bu zavallı
budala.
KAhrediyorum dilsizliğime, seslenmek isterdim bu talihsiz şaire;
Boşuna dikme gözlerini gecenin sisine, o genç kızın hayalini artık
bekleme,
O çoktan karıştı toprağın tenine, çoktan alıştı sessizliğin sesine