Tunapala;
Manzaranın bir hikayesi olması gerektiğini yazan çok oldu bu işe başladığımda, ben de hep; "hayır, hikayesinin olması gerekmez, olduğu gibi kabul et baktığına, güzelliğini gör, varlığı yeter manzara fotoğrafının" şeklinde düşündüm hep, şimdi bu düşüncemi senin yazmış olduğun ilk paragrafta okuyunca memnuniyetimi belirtmek istedim, şaşırdım...Demek ki "fotokritik çakallarının" ( k....larım.)sataşmak için yazdıkları patates baskıları bir yere kadarmış...Aklın yolu bir. Teşekkür ederim.
Felsefe?
Elbette olacak, ben bu olayı biraz araba sürmeye benzetiyorum. İlk kullanmak istediğinizde size öğretirler, birinci vitese tak, yavaşça gaza basarken debriyajı yavaşça bırak...Bu standart kalkış şekli. Kullanmayı öğrenince ise bir palio multijetin 9 saniyede 100 km. hıza ulaşmasını sağlayan 2500 devir kalkışla arabanın tekerleklerinin ciyak ciyak ötmesini seviyorum ben...Felsefe burada devreye giriyor, bu araba hızlı da gider, normal de gider, stop da eder...Senin nasıl kullandığınla alakalı...Öğrenilmiş hareket, zamanla reflekse dönüşür, otomatikleşir...Dur 1. vitese takıp gidelim demez, canın hız isterse motoru bağırta bağırta aracı uçurur götürürsün. Hız burada amaçtır, heyecandır,sadece bir yerden bir yere hareket etmiş olmak değil...
Fotoğrafın felsefesi senin istediğindir, başkalarının değil...