Tartışmak biraz zor. Bazı sözcükler, sadece Türkçe'de değil yabancı dilde de, bir şekilde içermesi gereken anlamdan daha farklı bir anlam kazanıp yerleşiyor. Türkçede kullandığımız evlat ve sınıf sözcükleri, aslında çoğul anlam taşıyor. Evlat, çocuklar demek, tekili veled. Esnaf, sınıflar demek, tekili sınıf. Ama bizim dilimize tekil anlam olarak yerleşmişler. Bunun gibi daha birçok örnek var.
Natürmort (Nature-morte) Fransızca bir sözcük ve tabiatın ölmüş halini vurguluyor. Zaten anlamı ölü tabiat. Koparılmış meyveler, çiçekler, ölü hayvanlar vs. Ama tarifine baktığınızda; kompozisyon içine sadece doğanın ürünü olan cansız şeyler değil; insan elinden çıkmış, vazo, kitap gibi her türlü cansız nesnenin de girdiğini görüyoruz. Bana sararsanız, kelime anlamına bakarak, tek başına bir vazonun ya da kitabın natürmort olmayacağını söylerim. Olsa olsa aksesuar olurlar.
Still Life da, hareket etmeyen (inanimate) nesnelerin konu edilmesidir. Yine kelime anlamına bakınca, natürmort'tan çok daha geniş bir anlam ifade etmektedir. İşin içine sadece doğanın değil insanın yarattığı nesneler de girmiştir. Hatta bana sorarsanız, sadece cansız nesneler değil, hareket edemeyen canlılar da söz konusudur. Belki felçli bir insan da still life konusudur. Ama sözlüğe baktığınızda, natürmort ve still life eş anlamlı görünüyor. Bu kargaşaya girmemek için, fotoğrafçılıkta pek kullanılmamasına rağmen, konuyu natürmort olarak belirledim.
Aslında resim sanatı ile fotoğraf sanatını niye ayırıyoruz bilmem. Fotoğraf sanatı, resim sanatının evrim geçirmiş başka bir şekli. Eskiden her şeyi ressamlar kağıda dökermiş. Sonra fotoğraf çıkmış, ressama parası yetişmeyen züğürt takımının elinde sanat olmuş :-)