Bir Fotoğraf - Bir Hikaye başlığının kalabalıklaşmaması ve amacı dışına çıkmaması için değerli fikirlerinizi http://www.canonturk.com/vbulletin/k...-hakkinda.html bu başlık altında belirtirseniz sevinirim. Teşekkürler.
Bir Fotoğraf - Bir Hikaye başlığının kalabalıklaşmaması ve amacı dışına çıkmaması için değerli fikirlerinizi http://www.canonturk.com/vbulletin/k...-hakkinda.html bu başlık altında belirtirseniz sevinirim. Teşekkürler.
Red Kit | Dül Dül | Rin Tin Tin | 7 Kurşunlu Tabanca | Saman Parçası | Avarel 400mm f/4L IS USM EXTENDER 1.4x
haklısınız izin almamız gerekirdi
ilk uzun pozlama denemem. arkadaşlarımdan duyduğum şeyleri uygulamaya çalışıyorum. uzun pozlama yaparken ayna kitlemenin yararlı olacağını söylemişlerdi bende mirror lock up'ı aktif hale getirdim. ancak ben bilmiyordum ki uzaktan kumandayla bir kere bastığımda sadece aynanın kalktığını. yaklaşık 45 dakika bekledikten sonra (evet 45 dakika!) makinaya baktığımda sonuç hüsran hiç bir şey yok.
dedim bu kadar beklemişim bir 45 dakika daha beklerim ne olacak tekrar bastım kumandaya sonuç:
Pamukkale'de travertenlerin altında bir park vardır, kız arkadaşım da Denizli'li yanına gitmişken orda da 1-2 fotoğraf çekinelim dedik, o zamanlar elimde analog SLR 300X var, her kareyi 40 saat düşünerek çekmeye çalışıyorum zaten.
Neyse bi elde tripod bi elde makine parkta uygun bi yer kolluyoruz, bi yerde durduk tripodu açtım tam havuza karşı, tripodu da tam açmadım oturakların üstüne koymuştum ta uzaklarda 3-4 tane zabıta düdük çalıyo, bağırıyor filan dedim noluyo sabahın bu sessizliğinde, meğersem bana sesleniyorlarmış, içlerinden biri "hocam tripod kullanmak yasak" dedi, ne alaka dedim, "profesyonel fotoğrafçılığa giriyor valilikten izin almanız gerekir" dedi, dedim makineyi görüyo musun bu da profesyonel bu yasak değil de tripod mu yasak?...
Halka açık park Allah'ın parkı ya ordaki yasağa bak dedim sinirlendim, sabah da erken saatlerdi etrafta pek kimse yok, sonra bi adam geldi de ona çektirdik mecburen....
Fujifilm X-E2
anıların hepsi harika..daha bu tür bir anım olmadı ama olduğu zaman kesinlikle sizler ile paylaşacam..
petergof ve petersburg un tarihi olan bütün mekanlarında, 18-19. yy ait kıyafetlerle gezen bay-bayan olur..onlarla fotoğraf çektirmek veya onları fotoğraflamak ücretlidir..ben bu yüzden onlarla hiç fotoğraf çektirmemiştim..ama yaşadığınız anınız çok güzel..
Canon EOS 7D / Canon EF 24-105 f 4 L IS USM / Canon EF 50 MM f 1.8 II
Bu fotoğrafı ilk kez Kız Kulesi'ni fotoğraflamak için Salacak'a gittiğim zaman çekmiştim. Gün batarken fotoğraf çekeceğimiz için yanımda tripod falan da mevcut. Ben hazırlıklarımı yapıp birkaç örnek fotoğraf çektikten sonra uzaktan bu arkadaşın yaklaştığını farkettim. Elinde oltası vardı ama ne bidon ne poşet başka hiçbir şey yoktu. Bana sanki platonik aşık veya terkedilmiş birisi gibi geldi, çünkü balık tutar gibi yapıyordu ama aslında kafasını dağıtıyordu. Ben de karar verdim birkaç poz çekim diye, ama ışık çok azdı. ISO100 ve diyafram 4 civarlarında birkaç poz çektim ki baktım çocuk hiç kıpırdamıyor sanki para vermişiz de sakın hiç kıpırdama seni fotoğraflayacaz demişiz gibi neyse bu bende acaba süreyi uzatsam güzel bir deniz etkisiyle net fotoğraf yakalayabilir miyim dedim ve çektim. Bu fotoğraf çıktı, 25 saniyelik pozlamada çocuk 1-2cm bile kıpırdamadan net şekilde fotoğrafta çıktı. Tabi bu süreye bağlı olarak denizin tül gibi olması ayrı bir hava kattı. En sevdiğim fotoğrafımdır, böyle bir ana denk geldiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Bunu çekerken güya amatördüm şimdi kendimi çok geliştirdim ama bunun gibi fotoğraf çekemedim
Nikon D810, Nikon 14-24 f2.8, Nikon 50mm f1.8G, Nikon 85mm f1.8G
Canon 550D (IR Modifiyeli), 18-135 STM
melihpolat.com
Yer Ankara 'da bir alışveriş merkezi..Bendeniz makinemi yeni almış hevesli biri olarak gün içinde çektiğim fotoğraflara bakıyorum.karşı masada da çok güzel 2 yaşlarında bir bebek,annesi babası oturuyor.sapsarı bir erkek çocuğu gülücükler saçıyor sağa sola.annesinin de pozitifliğinden cesaretle kısa bir güldüm ve :
''çekebilir miyim bebeğin birkaç fotoğrafını'' dedim.
''çekin çekin fotojeniktir benim oğlum '' dedi. Neyse baya da tatlı kereta güzel güzel güldü ,çektim ;annesi bakmak istedi fotoğraflara baktı. Sonra ben kalktım, iyi günler deyip. 2-3 metre yürüdüm yürümedim kadın arkamdan :
'' bakar mısınız o fotoğrafları ne için çektiniz siz kimsiniz gazeteci misiniz '' dedi .Kadının aynı zamanda beti benzi atmış hafif eller titremekte ( çok esrarengiz mi gördü ne yaptı anlamadım ki )
''sileyim tabi de gazeteci falan değilim öğretmenim,sevdiğim için çekiyorum '' dedim. kartımı görmek istedi gösterdim.karta bakarken yine de pek inanmadı '' meslek nerede yazıyor '' falan dedi ah be ablacım tekrarladım ''sileyim '' diye. Gayet asık suratla '' yok tamam ''dedi gitti . 2 dakika önceki güleryüzlü kadından eser yoktu şok oldum Hayır izin almadan çeksem kimbilir neler söylerdi acaba?
Bir gün arkadaşın arabasını tamir etmeye sanayiye gitmiştik. daha sonra da fotoğraf çekmeye çıkacaktık. sanayide bi amca oturuyordu. aletlerin arasında yaşlı sakallı bi amca soba başında ısınmaya çalışıyordu. aylardan ocak filan. Neyse ben de fotoğraf makinemi çantadan çıkardım izin istedim fotoğraf çekmek için. Amcanın dediği şey şu oldu
" Ya ne çekeceksin fotoğrafımı? zaten köyde çekip duruyorlar. yurtdışından geldiğimden beri fotoğrafçılar peşimi bırakmadı..." filan filan bana bir sürü söz söyledi. Ben de makinemi alalı daha 2 ay filan oluştu. İlk defa da manzara fotoğrafı dıında bi fotoğraf çekmek istedim tabi izin alırken çekincelerim vardı ama bu kadar da laf işiteceğimi düşünmedim. Biraz kırgınlık filan artık çantaya makinemi koyarken orada çalışan abi amcaya " Ya o bizim buralardan arkadaş, gazeteci filan değil para almayacak senden. anı olsun diye çekmek istiyor" dedi. Amca da para ALMAYACAĞIMI öğrenince izin verdi ) İşin şöyle bi tarafı var. gazeteciler neden fotoğraf çekmek için yaşlı amcadan para istemiş olsun ki??? Benim ilk deneyimimdi ışık filan ortam çok müsaitti ama o kırgınlık ve işittiğim laflar filan ellerimde titremeye sebep oldu galiba tek kare çekti ve sonuç hüsran ) belki deneyimim olsaydım o zamanlar çok güzel iş çıkabilirdi.
Sonradan da iyiki de olmamış dedim kendime. Azar işttikten sonra ve para isteyeceğimi düşünüp bu işi para alma niyetimle çektiğimi düşünen birisini ne kadar istesem de komposizyonuma uygun hale getiremezdim galiba...
Sizinkiler gibi hikayeler yok ama..
3-4 sene önce Bodrum da tatilde gittiğimizde kuzenle yüksek bir yere çıkıp panorama deniyecektik.
Tripodları-ekipmanları sırtladık çıkıyoruz yukarıya doğru ters yönden de bi jandarma devriyesi (mi denir artık neyse) geliyor..
Bizim yanımızdan geçtiler biz hiç istifimizi bozmadık yokuş çıkmaya devam ama onlar 50-100 metre aşağıdan dönüp arkamızdan yaklaştılar ve..
+ Napıyonuz la siz burda?
- Hiç fotoğraf çekicez de, tepeye çıkıyoruz.
+ Ne fotoğrafı çekiceniz?
- Panorama.
+ O ney bilmiyom ama çok gezinmeyin buralarda, gidin karı kız çekin (arabanın içinde 4-5 kişi var, gülüşürler )
- Tamam o zaman çekelim de şunu, onu da çekeriz
Arka koltuktan birisi seslenir;
++ Bi bar ismi verir (unuttum şimdi ) ve şuraya gidin orda güzel kız çok işinizi görürler.. der ve giderler
yazın portre çekerken genellikle gittiğim bir yer vardır..yine bigün portre çekiceğim..bayan arkadaşımla mubabbet ede ede çekime başlıyacağımız yere gidiyoruz neyse gittik..ben inceden başladım hazırlanmaya..hazırlanırken yaşlı bir teyze kolay gelsin olum yinemi geldin dedi..evet dedim teyzecim yine geldim umarım rahatsızlık vermiyorumdur dedim.oda estafurullah olurmu öyle şey kolay gelsin dedi gitti..neyse bende tebessümle devam ettim kuruluma..neyse 20 25dk lık bir çekimden sonra farklı mekana gitmek için toplanırken..o yaşlı minik tombul suratlı teyzemiz elinde limonata ve çikolatalarla geldi alın oğlum yorulmuşssunuzdur dedi için kendinize gelin dedi..bende birşey diyemedim teşekkür ederiz teyzecim dedim şaşırdım oda hadi yiyin yiyin dedi yedikten sonra karşı bahçeye getirin dedi bardakları..neyse hızlıca içtik limonataları sonra bahçesine bırakırken teyze şöyle dedi ( evi yalı'dır denize sıfır yeşillikli havuzlu bahçeli ) bu hanım kızı beğenmedim öncekiler daha iyiydi dedi..ben şaşırdım yine takip ediyormuş felan diye geçirdim içimden..neden teyzecim dedim..oda ne biliyim kanım ısınmadı dedi diğeri daha güzel olursa evimi kullana bilirsin çekimler için dedi..çok teşekkür ederim teyzecim dedim umarım değerlendirme fırsatımız olur dedim..oda ne zaman istersen dedi tekrar teşekkür ettim ayrıldım
böyle bir anım vardır..gitim çekimi yaptınmı yapmadım çünkü sonraki çekimlerimde teyzeyi göremedim evde hiç oyüzden
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Bu fotoğrafı çektiğim sıralarda annem vertigo hastalığı tedavisi görüyordu denge hissi kaybolmuş ve sürekli mide bulantıları ile boğuşup bunları engellemek için hareketsiz kalmaya çalışıyordu ilaç tedavisine başladıktan sonra vertigo ile ilgili bir şikayeti kalmamıştı ama hala bir sorun vardı. ilaçların yan etkileri yine yatağa hapsolmuştu bulduğu ilk fırsatta kendini bırakıp sadece uyumak istiyordu hayattan hiç bir zevk hiç bir tat alamıyordu o canlı,sevecen,pamuk gibi kadın depresyon illetine yakalanmıştı. onu çok iyi anlıyordum. çünkü ben de bir zamanlar aynı hastalıktan muzdariptim o zamanlar beni anlamayan depresyonu ergen hastalığı olarak gören bir çok insan ''boşver kafana takma, herşey sende bitiyor'' gibi içi boş cümleler söylemekle yetiniyordu. annem de kullandı bu kelimeleri kızdığım veya şikayet ettiğimden değil aslında beni anlamalarını nasıl bekleyebilirim birini anlamak için onun gözünden bakmak, onun yürüdüğü yollardan yürümek gerekir. Annem'e onun neler hissettiğini birbir söyledim beni dinlerken gözleri parlamıştı bi anda sanki bir yardım eli uzanmışcasına umut dolu bakt,ı bi an için artık o da anlamıştı benim o dönemler neler hissettiğimi neler düşündüğümü bu illetin sağlıklı, yaşama sevinci dolu bir insanı ne hale getirebileceğini ilk elden tecrübe etti. ertesi gün yine doktorlara gidildi ilaçlar alındı, 1,5 senelik bir tedavinin sonucunda annem bize geri döndü. Eskisinden daha enerjik ve daha mutlu görünüyordu. Bir gün uzun bir süre ilaçlarını almadığını fark etti artık tamamen kurtulmuştu. o gün akşam otururken bana dönüp söylediği tek şey '' oğlum seni artık daha iyi anlıyorum, insanın başına gelmeden bazı şeyleri bilemiyorsun iyi ki yanımdaydın yoksa tek başıma üstesinden gelemezdim''
Çok uzatmadan fotoğraf perdelerin arasından gelen parçalı gün ışığı annemin yüzünü aydınlatıyordu. o anda sadece deklanşöre bastım kompozisyon, netlik, renk hiç biri önemli değildi sadece deklanşöre basıp bu anı yakalamak istedim beklediğim gibi fotoğraf çok iyi değildi ama önemi yoktu kareyi yakalamıştım attım bilgisayara ve bugün eski fotoğraflara bakarken bunu gördüm ve bir kaç ps müdahalesi yapıp paylaşmaya karar verdim.
Eğlenceli bir anım değildi, ama benim ve sevdiğim bir insan için zor dönemlerdi o yüzden bu fotoğrafın benim için anlamı çok büyük
Bu kadar eğlenceli anıların arasında pek olmadı bu hikaye ama paylaşmak istedim.
ps: nacizane önerim ruhsal ve psikolojik sorunları olan insanlara lütfen; ''abi herşey kafada bitiyor, kendi kendine yapıyosun, düşünme abi relax ol mantalitesiyle mümkünse yaklaşmayın işe yaramıyor üstüne üstlük daha çok can sıkabiliyor.
Yazım ve imla hataları için kusura bakmayın bu saatte bu kadar oldu ilk fırsatta editlerim.
Açıkçası 1/3 neredeyse hiç takmadığım bir orandır belki daha güzel durabilirdi tabi bu fotoğrafta. Arkadaşı da tanımıyorum ama hakkaten duruşuna sağlık
Nikon D810, Nikon 14-24 f2.8, Nikon 50mm f1.8G, Nikon 85mm f1.8G
Canon 550D (IR Modifiyeli), 18-135 STM
melihpolat.com
Geçtiğimiz hafta 23 Nisan kısa tatilini fırsat bilip çıktığım mini gezide Mudurnu/Bolu'da tesadüfen karşılaştığım Esnaf/Cuma Duası ritüelini görüntüledim. Kişisel blogum aslında fotoğraf odaklı değil ama orada uzunca bu konuyu yazdım.
Fotoğraf ve blogumdaki anlatımın linki aşağıdaki gibidir. Yorum ve eleştirilerinizi (merakla) bekliyorum.
Blogumdaki yazım : Esnaf Duası, Mudurnu « Hakan Müştak
blessing by hmustak, on Flickr
Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret edemeyen insan yeni okyanuslar keşfedemez. [Andre Gide]
Canon EOS 70D - Canon EF-S 18-135mm IS STMh
Güzel bir Ankara gününde makinem ile çıktığım bir gezintide karanfil caddesinde metroya doğru ilerlerken bir kalabalık, hareketlilik farkettim ve yakından görmek için yaklaştım. Bir pankart vardı '1448 günü geride bırakıp bir ömre imza atmaya ne dersin.' Bir evlilik teklifiydi . Bırakıp gitmek olmazdı sonuçta kepçe operatörü izleyen bir neslin torunlarıyız deyip kalabalıkla beraber, olaydan habersiz olan gelinimizi beklemeye koyulduk .(o kadar bekledik erkek tarafı sayılırız artık dimi )
Ve gelinimiz geldi, hikaye mutlu sonla bitti Fotoğraflar kalabalıktan dolayı ve acele ile çekildiği için pek net değil kusura bakmayın
Seher & Kemal çiftine bir ömür boyu mutluluklar
beni net çek ama arka bulanık olsun
Canon Eos 700D + 75-300 mm f/4-5,6 + 50 mm f/1.8 + 18-55 mm kit
[IMG]Old Wehicle by Omer Unlu, on Flickr[/IMG]
Ankara'da Ümitköy semtinde oturuyorum. Nüfus yoğunluğunun fazla, gelir düzeyi yüksek insanların oturduğu bir bölgedir. Bunu özellikle yukrıdaki fotoğrafa bakıp olayların kırsal bir bölgede geçtiğini zannetmeyin diye özellikle açıklamak istedim. Bir yaz akşamı eve dönerken apartmanlar arasındaki arsada bu dolmuşu gördüm. Bir gün önce orada yoktu ve oldukça fotojenik gözüküyordu. Eve gelir gelmez o zaman 4 aylık hamile olan eşime ilkokula giden oğlumuzuda alıp yürüyüş yapalım dedim. Aslında amacım elbette o dolmuşun fotoğraflarını çekmekti. Neyse ailece dolmuşun olduğu yere geldiğimizde ben hemen geniş açıyla fotoğraf çekmeye başladım. Daha bir kaç kare çekmiştim ki birden yol kenarında bir Kartal marka araç durdu ve içinden inen 3 adam hızla yanıma doğru geldiler. Agresif bir şekilde Sen kimsin ? Neden fotoğraf çekiyorsun diye sormaya başladılar. Ben keyif için fotoğraf çeken birisiyim diye açıklama yaparken yaşlıca olan bizim araçta bozuldu o yüzden buraya bırakmak zorunda kaldık yarın kaldıracaz falan demeye başladı. O zaman benim polis veya benzeri bir şey olmamdan endişe ettiklerini anladım ve polis olmadığımı amatör fotoğrafçı olduğumu anlattım. Sonra çekip gittiler ama o gün yanımda eşim ve çocuğum olmasaydı olaylar nasıl gelişirdi bilemiyorum