-
Dijital Yerli misiniz?
İnternet kullanımının yaygınlaşması yeni bir kuşağı ortaya çıkarmıştır. Yazar ve gelecek bilimci Marc Prensky, dijital çağda doğup büyüyen genç nesil bireyleri dijital yerliler olarak tanımlamıştır. 1980’den sonra doğan bireyler dijital yerli olarak nitelendirilmektedir. 1980 öncesinde doğmuş olan nesil ise dijital göçmenler olarak adlandırılmaktadır.
Dijital yerliler: Teknoloji ile doğar doğmaz tanışan, teknoloji ile büyüyen, dijital dili ana dil olarak kullanan, günlük hayatlarındaki işlerin tamamına yakınını teknoloji ile halleden bir kuşaktan oluşmaktadır.
Dijital göçmenler: Teknoloji ile tanışması daha geç olan ve teknolojik dünyaya sonradan uyum sağlamaya çalışan bir nesil olarak ifade edilmektedir.
-
Teknoloji konusunda çok sıkı takip etmekle beraber çok eskilerde kalmış bir DİNAZOR olarak görürüm kendimi. Niye derseniz ilk bilgisayarım spectrum 48k evet evet 48kb olan bir bilgisayardı teyp kasetleriyle mono olarak data yüklerdik basic programlama dili ile bir şeyler yazardık hatta ilk hacker işimizi o programlarla yapardık. araya satır ekle sonra goto 10 yaz baştan başlasın :) Biz fotoğrafta da aynıydık lübitel ile başlayıp agfa sonra zenith ttl ve canon a1 serüvenleri. VHS cameralar vardı sonra hi8 lere döndük o arada ilk dijital fotoğraf makinası kodak 6970 8mp 10x optik zoom efsane alet. Unutulan bir şey var Kimsenin sormaktan çekindiği teknoloji olmadan yaşayabilirmisiniz... cep telefonunuz olmadan internet olmadan bilgisayar olmadan yaşayabilirmisiniz...
-
söyleyecek yazacak çok şey var ama burada yazmayayım. dijital yerli değilim ancak dijital yaşam biz çağdakilerin taze gençlik yıllarında çilginca gelişti. inanın bu yaşam tarzından hiç hoşlanmıyorum, ama hiç hoşlanmıyorum. radyom hala çevirmeli istasyon aramalı, kullandığım saat otomatik bile değil, k u r m a l ı, televizyonum son üretilen sony tüplü yarı manuel kullanılabilir crt tv, hala zaman zaman müzik kasetinden fakat sıklıkla dualimden plalardan müzik dinliyorum. buzdolabımın soğutma ayarı hala elle çevirmeli, kapı zilini dahi çoğu zaman kullanmıyorum, 3 kez tık tık tık, fotoğraf makinem ne yazık ki dijital ancak hep manuel ayarda kullanıyorum. çarşıda pazarda dolmuşta tramvayda cep telefonuna sürekli bakan boynu bükük insanlar görmekten bıktım, dijital yaşam bana göre değil arkadaşlar, kimin olursa olsun. ne yazık ki onun çepeçevre sarmaladığı zorunlu yaşam tarzının içindeyim
-
Teknolojinin insanları tembelleştirdiği ve aptallaştırdığı tartışılmayan bir gerçek. Öte yandan, Stefan Hawking'in "insanlık için en büyük tehlike" dediği yapay zeka üzerinde de sürekli yeni gelişmeler kaydediyoruz. İnsanlar aptallaşırken, yapay zekaya sahip ve zekalarını otomatik olarak geliştirebilen robotlar, bir gün bilim-kurgu filmlerini gerçeğe dönüştürüp bizi teslim alacaklar.
Ama, tehlike ne olursa olsun, teknolojiyi kullanmamak elde değil. Aksi halde toplumdan dışlanırız. Yakın zamanda okul arkadaşlarımdan biri aradı, iş istedi. "Autocad kullanıyorsun değil mi?", diye sordum, hayır dedi. "Peki word, excel, MS Project?" diye sordum, "hiç bilgisayar kullanmadım" dedi. Artık şantiyelerde, her iş bilgisayarla yapılıyor, elle yapılan bir şey kalmadı. Autocad ile çizim yapıyoruz, sahaya koordinat veriyoruz, metraj çıkartıyoruz; excel'de günlük haftalık rapor çıkartıyor hakediş hazırlıyoruz; word'de yazışmalarımızı yapıyoruz; MS Project'te iş programlarımızı hazırlıyoruz vs vs. 70'li yıllarda okurken, ne bilgisayar vardı ne Autocad. Ama çağa ayak uydurmak gerekirdi. Bugün ilkokul mezunu kalfa bile bilgisayarda puantaj hazırlayabiliyor.
Ben kendimi hangi sınıfa dahil etmeliyim bilmiyorum. İnternet ve web siteleri yaygınlaşır yaygınlaşmaz html öğrendim. 1996 yılında, tamamen notepad kullanarak kendi kişisel web sayfamı oluşturdum. 1990 yılından beri, ta DOS zamanından, Autocad kullanmaya çalışıyorum. Daha excel yokken Quattro Pro kullanıyordum. Aslında, her şeyin başlangıcını gören ve yaşayanlara dijital yerli, teknolojinin içine tepeden inme dalan yeni nesile de dijital göçmen denmesi sanki daha doğru olurdu.
Çağa ayak uydurmak derken, çılgıncasına ayak uydurmayı kastetmiyorum. Onlara ben de karşıyım. İnsanlar, özellikle gençler, gerçekten zamanlarının büyük kısmını teknolojik yaşam adı altında ziyan ediyorlar.
-
-
Fotografcilikkta ilk yariyil bitti. Temel Bilgi Teknolojileri dersi sonucuna bakilirsa, yaşima ragmen pek Dijital Gocmen sayilmam herhalde. :-)https://uploads.tapatalk-cdn.com/201...b8f6dd9bf1.jpg
Sent from my Lenovo P70-A using Tapatalk
-
valla aöf da hepsini geçtim kalan düşünsün :D
-
Teknoloji...
Yoksa elektronik mi demeli?
Teknoloji = elektronik mi demek?
Elektronik nerden çıktı ortaya?
Bundan çok fazla uzak değil... sadece 80-90 yıl öncesinde kadar yoktu ve insanlar hiç bu kadar esaret altında kalmamıştı.
Bence yukarıdaki tartışmalar çok yüzeysel kalıyor. Kuyunun daha derinlerine bakmak gerekiyor?
Teknolojiden ziyade elektroniği ve kökenini büyüteç altına almalı... Elektronik nereden çıktı ortaya? Elektrik kullanımı yaygınlaşınca... Aslında aynı bir bulaşıcı hastalık ya da virüs gibi... Maalesef bana da bulaşmış durumda :(
Peki, elektrik nasıl ortaya çıktı? Elektroniği keşfeden, ortaya koyan birileri var. Birileri ilk transistörü yaptı. Birileri ilk devreyi imal etti. Peki elektriği? Bejamin Franklin'den bahsetmiyorum.
Ben araştırabildiğim kadarıyla B. Fanklin ile Edison - Tesla arasındaki tarihçe boş gibi... ama o ara dönem hakkında detaylı ve güvenilir bilgi sahibi olan varsa lütfen paylaşsın ve bizi aydınlatsın.
Teknoloji... elektronik...
Aslında bir kirlenme özünde... hatta kanser bu yüzden yaygınlaştı belki de. GDO'yu elektronik sayesinde bulduk. Cep telefonunun sağlık üzerindeki etkileri tam ortaya konulamamışken, dokunmatik ekranlı akıllı telefonlar türetildi... ilerleyen günlerde Hydrogen One holografik 3D telefonlar çıkacak piyasaya... VR gözlükler zaten artık yaygın... iş bildiğiniz "Matrix" kıvamına geliyor. :D
Şimdi bugün bir bilim konseyi açıklama yapsa, "cep telefonu kullanmak plütonyumu cebinizde taşımak kadar insan sağlığına tehlikeli" diye. Seslerini topluma duyurabilecekler mi? Böyle bir açıklama yapmaya niyetlenirlerse kaç saniye daha yaşamlarını sürdürebilecekler.
Şimdi diyeceksiniz "ooo, sen uçmuşsun Kaan Hocam" diye.
O kadar kalın bir perde var ki gözümüzün önünde. Hani öyle sis olur, elinizi iyice ileriye uzartırsınız sisin içine ve elinizi göremezsiniz! Hiç tecrübe ettiniz mi bilmiyorum... İşte bugün öyle bir sis içindeyiz ve ismi elektronik; teknoloji değil.
Zaten amacı da buydu! Bizi düşünmez hale getirmek.
Çok mu komple teorisi geldi? O zaman seçim sizin! Neydi Matrix'teki Cypher'in söylediği: "Cahillik, erdemdir." İşte bu yanılgının en büyüğü ve en affedilmezi! Gerçekten...
Dediğim gibi, bana da bulaşmış durumda. AutoCad kullanmayı biliyorum... Word'u, Excel'i, Lr'yi ve olduğum sektördeki birçok diğer yazılımı... Ama dikkat etmeli.
Şöyle cep telefonunu ve bilgisayarı kapatıp 48 saat, hadi olmadı 24 saat yaşayabiliyor musunuz? İşte o zaman çare mümkün.
Düşünmeli!
Çünkü teknoloji / elektronik bize düşünmeyi unutturuyor. Özünde unutturma amacı var!
Çok mu derin oldu?
Dediğim gibi araştırın siz de...
... peki neden bize düşünmeyi unutturmak istiyorlar?
Neden?
Hepiniz sağlıcakla kalın.
-
İçini dökmüşsün Kaan hocam. Yerden göğe kadar haklısın.
-
"valla aöf da hepsini geçtim kalan düşünsün :D"
Foruma layık olmaya çalışıyorum Metin hocam.