Abi Ömer Alp şahidimdir, İstanbul gezisinde çok yorulduk, eminönü civarlarında bir cafeye attık kendimizi, birer çay istedik (ki hava o kadar soğukken ilaç gibi geldi) tabi içimiz tam anlamıyla ısınmadığından ikinciyi istedik ki zaten orda çalışan kız muhabbete girmeye yer arıyordu ikinci çayları verdi ve bombayı patlattı: "Bu makineler hani o önü net arkası bulanık çeken makinelerden değil mi?" bunu duyar duymaz bir sinir bastı beni, gelen kaynar çayı döktüm sağa sola hep...