Herkes milletin cebine elini sokma derdinde.
1999 depreminden sonra yaralar sarılsın diye ÖTV diye bir vergi uyduruldu. Deprem için tek bir şey yapılmadı.
Büyük şirketler her yıl milyarlarca lira vergi karçırıyorlar. Ve her yıl Vergi Barışı adı altında bu şirketlerin vergileri af oluyor. Süreç de genelde hükümetin medya gücünü ele geçirmek için denetimleri bir silah olarak kullanmasından kaynaklanıyor.
Artık büyük işletmeler göz göre göre vergi kaçırıyorlar, ödemiyorlar. Nasıl olsa af çıkar beklentisiyle. Küçük esnaf da aynı yola başvuruyor artık. Muhasebeciler af takvimleri hazırlamış onlara göre muamele yapıyor.
Devlet vergi toplayamıyor, acısını normal vatandaştan çıkarıyor. Dolaylı vergileri iyice şişiriyor.
Geçen Amerikalı bir arkadaşıma fiyatlardan bahsettim, şaşırdı.
Düşün normal bir işte çalışan Amerikalı biri asgari olarak 1500 dolar civarında bir maaş alıyor ve örneğin 550d yi 600 küsür dolara alabiliyor.
Türkiyede asgari ücret yeni zamla birlikte 600 küsür lira ama Türkiye'de yasal yoldan alınabilen 550d neredeyse 3000 lira...
Bu adaletsizlik sadece fotoğraf makinesinde değil, otomotivden beyaz eşyaya kadar herşeyde...
Kalitesiz malların dünyada en pahalı olduğu ülke burası.
5d m2 alabileceğin yerde nerdeyse 550d alıyorsun.
En kalitesiz arabaları, yurtdışındaki süper bir spor otomobil fiyatına alıyoruz mesela.
Satıcı ya da esnaf da az çakal değil.
Bu ülkede geçen sene otomotivde vergi indirimi oldu. Satıcılar arada oluşan indirime istinaden aynı oranda zam yapıp, devletin göya fedakarlık ettiği gelirin milletin cebine kalacak olan kısmını da kendi ceplerine attılar.
Şu örnek en basiti aslında; Rafineri çıkış fiyatı 0,60 küsür lira olan benzin işleniyor, dağıtılıyor, satılıyor, 4,11 lira. Bunun 1,35 lirası işleyen, taşıyan ve satan arasında paylaşılıyor 2,76 lirası devlete vergi.
Haraç veriyoruz yani...
Şimdi bir de sokakta haraç veriliyor. Eskiden değnekçiler vardı, üç kuruş vermezseniz arabanızı çizelerdi. Herkes isyan eder, araştırmacı gazeteciler gizli kameralarla çekimler yapar, vah halimize haberleri yaparlardı. Şimdi sokakları devlet parsellemiş, üniformalı adamlar sokaklardan park parası topluyor. Vermezsen de kesiyor cezayı, gönderiyor adresine, alıyor cebinden çoluğunun çocuğunun rıskını... Başka şekilde çiziliyorsun.
Her anlamda haraca bağlanmışız. İsyan eden de yok.
Ekmek al, su al karnını doyur yeter. Fotoğraf makinesiymiş, otomobilmiş, beyaz eşyaymış bunlar sana lüks deniyor açık açık.