Bugün Murat Hocam'dan lens almak için Kızılay'a gittim. Güzel bir alışveriş sonucu lensimi aldım mutluyum Mutluydum
Neyse aldık lensi içtik çayını dedim şu 50mm takıyım da birkaç fotoğraf çekeriz belki... Taktım sırtımda ekipmanlar(lensler, kartlar vs) elimde makine ağızda sigara
Kızlar bakıyor kim bu falan diye. Tam köşeyi döndüm bir amca; biletleri giymiş resmen. Önce bir bilet, sonra hal-hatır... "Bir resim alabilir miyim acaba?" sorusuna cevap "Tabiki yeğenim poz verem mi?" şeklinde olunca bir anda elim ayağım titredi heyecandan Sokağın ıssızlaştığı anı bekleyip bastım makineye.Sonuç en altta...
Neyse dolmuşçuların orayı geçiyorum bir çiçek pazarı kurulmuş! Aman Yarabbi! Ne olursa olsun çekmem lazım burayı dedim ve her şey bu kararla başladı
Pozisyon aldım, ayarları yaptım, tam basıyorum artık dıt sesini duymuşum bir anda karardı ekran? Dedim ne oluyor. Kafayı bir kaldırdım ki dayının biri bir geliyor varya "GEL LAN BURAYA!" diye önce oralı olmadım bana demiyor gibi davrandım. Sonra "Yeğenim fotoğrafçı gel buraya!" diye depara kalkınca bir anda 100metrelik dolmuş durağına zannediyorum 2snden daha kısa bir sürede ulaştım Dolmuşta tam kalktı dayı yetişemedi tabi... "Abi şurdan bir TeknoKent" derken elim bildiğin zangır zangır titriyordu, kalbim birazdan fırlayacak dışarı diye korkuyorum bir yandan
Allah'tan sakinleştim sonra bir gülme tuttu ki beni dolmuştakiler "İçmiş herhalde" bakışları baştan aşağı gezdi üzerimde
Allah sokak fotoğrafçılarına SABIR ve UZUN SÜRE KOŞMA GÜCÜ versin