Konu: Müslüman dünyası sizce neden böyle ?

GeorgeBest Nickli Üyeden Alıntı

Haberlerini yakından takip ettiğim Mars'a kalıcı olarak yerleşecek olan ilk insanların arasında muslumanların olmaması için ABU-DABİ ve bir kaç arap ülkesinde fetha cikartilmis, dünya ve insanlik tarihini bastan basa değiştirecek olan bir olayda yine İslam alemi kapilarini neden kapatma peşindedir ?
Yine okuduğum bir makalede İslam dunyasinin yine bu tutumu yüzünden zaten BAE projesinde kesinlikle yer alamayacagindan bahsediliyordu. Konuyu küçümseme veya yerme amacı icin kesinlikle acmadim, nüfusunun 99% müslüman olarak telaffuz edilen Türkiye'nin ve İslam dunyasinin en büyük temsilcisi olduğunu iddia eden Türkiye'nin bu fetfaya vereceği tutum ne olur ? Çok merak etmekteyim.

BAE yi örnek vermek ne derece mantıklı bilmiyorum çünkü bildiğin kadarı ile ehli-sünnet bile değiller

........................

haber ne derece doğru bilmiyorum ama doğru ise de da inanmam o fetvayı verenlere...
Gavur icadı dedikleri ne varsa şimdi kullanılıyor, yarın da marsa giden ikinci kafilede kesin oluruz...

Bin907 Nickli Üyeden Alıntı

haber ne derece doğru bilmiyorum ama doğru ise de da inanmam o fetvayı verenlere...
Gavur icadı dedikleri ne varsa şimdi kullanılıyor, yarın da marsa giden ikinci kafilede kesin oluruz...

Haber bizzat BBC türkçe servisi ve NTV den geçti .

Dünya üzerinde şeri kanunları birerbir harfiyen uygulayan bir islam ülkesi yok.

dolayısıyla bu fetvaların ne şekilde kimler tarafından ne amaçla verildiği, her zaman merak konusu ve tartışmaya açık olacaktır.

sizin yanlışınız ise bu fetvayı veren kimseleri "islam alemi" olarak nitelendirmeniz.

''Şeri kuralları düzgün uygulayan yok'' Yanlışlıklardan örnek versen bunların Şeri Hukuk da yeri ne derece doğru diye sorsan; '-Biz iyi bilemeyiz İslam Alimleri bilir' derler. Örnek aldıkları İslam Alimleri'ne bir bakarsın ki bu 'Şeri Kuralların doğru uygulanmadığı ülkeler' de ciddi derece de söz sahibidirler.

Dibindeki israil tankını görmeyenlerin çıkardığı fetvalar beni bağlamaz şahsi fikrim budur onca olay oldu dibinde tanklarna nerelere girdi adamlar bir fetva çıkaramadı iş bilime gelincemi çıkarmak akıl erdi halbuki islam aleminden ne bilginler bilim adamları çıkmış..

Bir din'in diğer dinler tarafından saygı görmesi için önce temsilcilerinin düzgün insanlar olması gerekli, ben pek çok profesör hoca tanıyorum işi simgeciliğe vurmayan; sakal cübbe şalvar vs vs giymeyen gayet modern şekilde tavır takınan, adamlar tutup Tüm yaşayan canlıları ilgilendiren bir bilimsel çalışmaya biz desteklemiyoruz arkadaş sizi tanımıyoruz; siz kimsiniz ki '' bir avuç kafir '' gibi komik bir tavır takınıyorlar, bu adamlar yüzünden pek çok iyi insanın en temiz duygularıyla inandığı ibadet ettiği bir inanış prestij kaybediyor. Yani kaybetse ne olur diye sorabilirsiniz şu oluyor; londra'ya gitmek isteyen bir Türk isen eğer ( dil eğitimi için bile olsa ) vize almak için bile kırk takla atman yetmiyor, Global dünya'da bu oluyor, işin garibi diğer inananlar da buna çanak tutuyor anlamak güç..

GeorgeBest Nickli Üyeden Alıntı

Bir din'in diğer dinler tarafından saygı görmesi için önce temsilcilerinin düzgün insanlar olması gerekli, ben pek çok profesör hoca tanıyorum işi simgeciliğe vurmayan; sakal cübbe şalvar vs vs giymeyen gayet modern şekilde tavır takınan, adamlar tutup Tüm yaşayan canlıları ilgilendiren bir bilimsel çalışmaya biz desteklemiyoruz arkadaş sizi tanımıyoruz; siz kimsiniz ki '' bir avuç kafir '' gibi komik bir tavır takınıyorlar, bu adamlar yüzünden pek çok iyi insanın en temiz duygularıyla inandığı ibadet ettiği bir inanış prestij kaybediyor. Yani kaybetse ne olur diye sorabilirsiniz şu oluyor; londra'ya gitmek isteyen bir Türk isen eğer ( dil eğitimi için bile olsa ) vize almak için bile kırk takla atman yetmiyor, Global dünya'da bu oluyor, işin garibi diğer inananlar da buna çanak tutuyor anlamak güç..

Bir din in temsilcilerinin düzgün insanlar olması gerektiği fikrinize katılıyorum. Yalnız bir nokta da farklı düşünüyorum. İslam dini için düşünürsek, evet kesinlikle temsilcinin düzgün insan olması gerekir. ama bu diğer dinler tarafından saygı duyulması amacıyla değil, yalnız ca Allah rızası için, olması lazım. Zaten Yaptığı işte nefsini ve menfaatini düşünmeden Allah rızasını, kul hakkını gözetirse insanlar, karşısında ki dinsiz de olsa diğer dinden de olsa, kasti bir düşmanlığı olmadığı müddetçe saygı göstereceğine inanıyorum. Aslında yukarıda da denilmiş İslam alemi diyoruz ama dediğimiz kişilere veya ülkelere bakıyoruz islami ölçülere zıt hareket ediyorlar ya da farklı davranıyorlar. Gerçekten şu an da gerçek şer'i kuralları düzgün uygulanmadığını görüyoruz. bunların ölçülerini de Peygamber efendimizin uyguladıklarından ve yaşantısından öğreniyoruz. Peygamber efendimiz den sonra peygamber gelmeyecek fakat her yüz yılda bir dini tecdid edecek müceddidler gönderecek Allah. Hadisi şerif var bu konuda. Bu müceddidler zamanın anlayışına göre Kuran kerim i insanlara açıklıyorlar ve onların nasıl anlamaları gerektiğini gösteriyorlar. son müceddid olan kişinin görüşlerine bakmak gerektiğine inaıyorum. İslam alemi içersinde halife göremiyoruz şu anda.
Bununla birlikte İlmin islam dininde ne kadar büyük bir önemi olduğunu da yine ayet ve hadisler gösteriyor. "Hiç bilenler le bilmeyenler bir olur mu?" Ayeti var. Bilirsiniz, "İlim çin de de olsa gidip alınız" Hadis i şerif i var. bunlar şu anda aklıma gelen. daha da var. dolayısıyle İslam a göre bir bilimsel gelişmeye islam dünyası kayıtsız kalmamalı, aslında bilim i desteklemeli, üretmeli, çalışmalı.
Allah "ben gizli bir hazineydim, bilinmek istedim" diyor. İnsan a Akıl vermiş. irade vermiş. Allah ı daha iyi tanımamız, Allah ın sanatlarını daha iyi görelim diye. Mesela, Tıp ilmi olmasaydı, insanın bedeninde ki onca mükemmelliği göremez ve Allahın sanatı gizli kalırdı. Ama Tıp ilmiyle, hücrelere varıncaya kadar insandaki mükemmelliği görüyoruz ve tefekkür edip Allah ı daha iyi tanıyoruz. bunun örneklerini çoğaltabiliriz tabiki. Dolaysıyle islamın bilime zıt olmadığını ama onu yanlış anlayıp yanlış uygulamarın olduğnu düşünüyorum fakat bunun böyle devam etmeyeceği ve mutlaka hakiki islamiyeti yaşanyan insanların çoğalacağını ve bu gördüğümüz yanlışların düzeleceği ümidini taşıyorum. Ben böyle düşünüyorum.

Haklisiniz ama bunun için yüz yilda bir gelecek mücahid i mi beklemeli yoksa İslam dunyasi bu parazitlerden arinmanin yollarini mi bulmalı, ben paragrafiniza katiliyorum, itirafta da bulunayim her dakika her saniye sorguluyorum inanclarimi bu sayede de doğruyu buldugumu dusunuyorum, suda bir gerçek günümüz İslam dünyasında bu parazitlerden medet umanlar var, şuan durum sudur ki sorgulamadan İslam dinine inanmak imkansiz çünkü dejenerasyon hat safhada en büyük örnekleri de ülkemizde bolca var, o yüzden her birey mantikli düşünmeli islama inanmali bilime yonelmeli, guvenmeli, İslam ile pozitif bilimleri ayirmak isteyenlerle ancak bu şekilde mücadele edilir bence ..

GeorgeBest Nickli Üyeden Alıntı

Haklisiniz ama bunun için yüz yilda bir gelecek mücahid i mi beklemeli yoksa İslam dunyasi bu parazitlerden arinmanin yollarini mi bulmalı, ben paragrafiniza katiliyorum, itirafta da bulunayim her dakika her saniye sorguluyorum inanclarimi bu sayede de doğruyu buldugumu dusunuyorum, suda bir gerçek günümüz İslam dünyasında bu parazitlerden medet umanlar var, şuan durum sudur ki sorgulamadan İslam dinine inanmak imkansiz çünkü dejenerasyon hat safhada en büyük örnekleri de ülkemizde bolca var, o yüzden her birey mantikli düşünmeli islama inanmali bilime yonelmeli, guvenmeli, İslam ile pozitif bilimleri ayirmak isteyenlerle ancak bu şekilde mücadele edilir bence ..

Müctehid gelmiştir ve icraatini yapmış ve hala bu süreç devam ediyor. Söylediğiniz gibi sorgulamalıyız, ölçü ve tartımızı kuran ve sünnetten alıp, tartmalıyız duyduklarımızı. Ayrıca inanmak için de herşeyi sorgulayabiliriz tabiki.
Bediüzzaman ın bir mektubunun paylaşmak istiyorum. Direk alıntı yapıyorum.

Eşref Edip 1952’de İstanbul’a gelen üstada , İstanbul seyahatinden muzdarip olup olmadığını sorar.
Üstad:

"Bana ızdırab veren, yalnız İslâm’ın maruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi; onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt, gövdenin içine girdi. Şimdi mukavemet güçleşti. Korkarım ki cem’iyetin bünyesi buna dayanamaz, çünki düşmanı sezemez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cem’iyetin basiret gözü böyle körleşirse, iman kal’ası tehlikededir. İşte benim ızdırabım, yegâne ızdırabım budur. Yoksa şahsımın maruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeye bile vaktim yoktur. Keşke bunun bin misli meşakkate maruz kalsam da, iman kalesinin istikbali selâmette olsa!


Dünya, büyük bir manevî buhran geçiriyor. Manevî temelleri sarsılan garb cem’iyeti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir taun felâketi gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müdhiş sâri illete karşı, İslâm cem’iyeti ne gibi çarelerle karşı koyacak? Garbın çürümüş, kokmuş, tefessüh etmiş, bâtıl formülleriyle mi? Yoksa İslâm cem’iyetinin ter ü taze iman esaslarıyla mı? Büyük kafaları gaflet içinde görüyorum. İman kal’asını, küfrün çürük direkleri tutamaz. Onun için, ben yalnız iman üzerine mesaîmi teksif etmiş bulunuyorum.

Risale-i Nur’u anlamıyorlar yahut anlamak istemiyorlar. Beni, skolastik bataklığı içinde saplanmış bir medrese hocası zannediyorlar. Ben, bütün müsbet ilimlerle, asr-ı hazır fen ve felsefesiyle meşgul oldum. Bu hususta en derin mes’eleleri hallettim. Hattâ bu hususta da bazı eserler teelif eyledim. Fakat ben, öyle mantık oyunları bilmiyorum. Felsefe düzenbazlıklarına da kulak vermem. Ben, cem’iyetin iç hayatını, manevî varlığını, vicdan ve imanını terennüm ediyorum. Yalnız Kur’anın tesis ettiği tevhid ve iman esası üzerinde işliyorum ki İslâm cem’iyetinin ana direği budur. Bu sarsıldığı gün, cem’iyet yoktur.


Bana “Sen şuna buna niçin sataştın?” diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müdhiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış. Ne ehemmiyeti var? O müdhiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler! Dar görüşler!


Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? Ben, cem’iyetin imanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim, âhiretimi de. Seksen küsür senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum. Bütün ömrüm harb meydanlarında, esaret zindanlarında, yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı Harblerde bir câni gibi muamele gördüm, bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilattan men edildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere maruz kaldım. Zaman oldu ki, hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim. Eğer dinim intihardan beni men etmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti.


Benim fıtratım, zillet ve hakarete tahammül etmez. İzzet ve şehamet-i İslâmiye beni bu halde bulunmaktan şiddetle men eder. Böyle bir vaziyete düşünce, karşımda kim olursa olsun, isterse en zalim bir cebbar, en hunhar bir düşman kumandanı olsa tezellül etmem. Zulmünü, hunharlığını onun suratına çarparım. Beni zindana atar, yahut idam sehpasına götürür, hiç ehemmiyeti yoktur. -Nitekim öyle oldu.- Bunların hepsini gördüm. Birkaç dakika daha o hunhar kumandanın kalbi, vicdanı zulümkârlığa dayanabilseydi, Said bugün asılmış ve masumlar zümresine iltihak etmiş olacaktı.


İşte benim bütün hayatım böyle zahmet ve meşakkatle, felâket ve musibetle geçti. Cem’iyetin imanı, saadet ve selâmeti yolunda nefsimi, dünyamı feda ettim. Helâl olsun. Onlara beddua bile etmiyorum. Çünkü bu sayede Risale-i Nur, hiç olmazsa birkaç yüzbin, yahut birkaç milyon kişinin -adedini de bilmiyorum ya, öyle diyorlar. Afyon Savcısı beşyüz bin demişti. Belki daha ziyade- imanını kurtarmaya vesile oldu. Ölmekle, yalnız kendimi kurtaracaktım, fakat hayatta kalıp da zahmet ve meşakkatlere tahammül ile bu kadar imanın kurtulmasına hizmet ettim. Allah’a bin kere hamdolsun.


Sonra, ben cem’iyetin iman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cem’iyetin, yirmibeş milyon Türk cem’iyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur’anımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cennet’i de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem, Cehennem’in alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur."

Her sakallıyı islam alemi sanma.

Mama said

ilbey666 Nickli Üyeden Alıntı

Her sakallıyı islam alemi sanma.

Mama said

Hocam sorunda tam bu iste sen ben sanmiyoruz o tipleri alim adam, uluslar arasi düzeyde diyorum, biz zaten sanmiyoruz ama birseyde yapmiyoruz onu demek istiyorum..

Kötü bir klişe vardır ya "Cevap sorunun içinde" diye, işte ondan

tüh bütün abu-dabi halkıda marsta yaşamayı planlıyodu kesin,bi kere soğuk yer adamlar pişmiş sıcaktan
kınıyorum fetvayı verenleri

ahadan da bunlar da hristiyan ve temsilci. böyle olmaları hristiyanları "sübyancı" olarak nitelendirmek için yeterli midir?
temsilcilerin yanlışlıkları toplumlara mal edilebilir mi?

BİRLEŞMİŞ Milletler (BM) Çocuk Hakları Komitesi tarafından hazırlanan bir raporda, çocuk istismarında bulunmakla suçlanan bütün rahiplerin Vatikan tarafından derhal görevden uzaklaştırılması gerektiği belirtildi.

BM Cenevre Ofisi’nde düzenlenen basın toplantısında sunulan raporda, Vatikan, aldığı sistematik kararlar nedeniyle son on yılda papazlara, onbinlerce çocuğa tecavüz ve tacizde bulunma ortamı sağlamakla suçlandı. Raporda ayrıca Vatikan’ın “kurbanları sessiz kılma” taktiği kullandığı ve Vatikan’ın gizliliği ve itibarına zarar gelmemesi ve cinsel istismara uğrayan çocukların korunması adına cinsel saldırıda bulunan papaz ve rahipleri koruyarak yaşananları örtbas etme yoluna gittiği yönünde eleştiriler getirildi. Vatikan, raporu inceleyeceğini ancak “Katolik öğretilerine müdahale öngören bazı noktaları görmekten üzüntü duyduğunu” belirtti.

kaynak : BM’den “Vatikan’da çocuk istismarı” raporu - Hürriyet DÜNYA




Allah hepimize akıl vermiş ve onu kullanmamızı emretmiş.

açık emirleri yerine getirelim ondan sonra marsa gidip gitmemeyi tartışırız.

Allah'ın son tek ve açık tebliği Kuran-ı Kerim dir. Onu okuyup anlayacak ve yaşayacak akıl hepimizde vardır.

1400 yıl öncesinin cahil halkı bu açık emirleri anlayabilirken bizim o emirleri anlamak için yardımcı kitaplara, şahıslara ihtiyaç duymamız ne gariptir.

mantıklı düşünmek için başkasının fetvasına ihtiyacın yok. zaten fetvasına inanların da mars projesinde bir fayda sağlayabileceğini düşünmüyorum, onlar desteklemese de olur. zaten şu güne kadar bisiklet üretememiş bir millet, marsa da pek katkıları olacağını sanmam.

"bugüne kadar insanlığa tek bir faydası olmayanların "biz bu işte yokuz" demesidir.

oysa yardım etselerdi seneye marstaydık " kaynak https://eksisozluk.com/marsa-gitmek-...8932?a=popular


elin yabancıları gözle görülemeyecek kadar küçük çipler yapıp gerektiğinde kanserli hücreleri ateş böceği gibi ışık saçan cisimlere dönüştürüp bunları izole ediyor, yakalıyor, bunlar hala dünya düz mü yuvarlak mı tartışıyor Irak Televizyonu'nda Dünya Düz mü Yuvarlak mı Tartışması - YouTube

Mutlaka Kuran ı Kerim açıktır, Fakat bunu yaşantısıyla dini bize öğretecek olan peygamberlerdir. Sadece kuran yeterli olsaydı Allah peygamber göndermezdi. Peygamberin sünneti ile islamiyet ayrı düşünülemez. Kuran ı kerimde Allah namaz kılın diyor fakat nasıl namaz kılınacağını peygamber efendimizden öğreniyoruz. Bunun için Kuran ve sünnet birdir. Ayrılamaz. Müslümanlara en güzel örnek Peygamber efendimizin yaşantısıdır. O zaman ki müslümanlar Peygamber efendimizden ders aldılar. Ve peygamberden sonra da halifeler olmuştur. bir baş gereklidir. ve olacaktırda. Kuran ı kerim yalnız bir zaman a hitap etmiyor.Kıyamete kadarolan bütün zamanlara hitap ediyor. Mutlaka kuran ı kerim i okuyarak anlayabiliriz ama tamamını anladım diyemeyiz. Nasıl ki bir tıp profesörü insana baktığında ondaki biyolojik sistemleri görür, anlar. Bir fizik profesör ü kendi ilmi dairesinde insandaki fiziki mükemmelliği görür. Ama tıp profesörü diyebilirmi ki insan tamamıyle bu biyolojik sistemden meydana gelmiştir. dese yanlış olur. çünkü başka ilimler de başka sanatlarda görülüyor insanda. Kuran ı kerimi anlamamız da böyledir. herkes mutlaka anlar ama herşeyi anladım diyemez. Bunun için de Peygamberlere ve onun halifelerine ihtiyaç vardır. Peygamberin yaşamından alınacak ölçülere ihitiyacımız vardır.

elbette Kuran ı hem tebliğ eden hem de ilk uygulayıcısı olan peygamberimizin hayatına yani sünnete dikkat etmeliyiz.

ancak bu işi dallandırıp budaklandırıp kendi çıkarları uğruna uygulamayı değiştirme niyetinde olanlardan sıkıntım.

minarelerden kubbelerden faturasına logo yapan şahsın "faturanın altına vade farklık aylık yüzde bilmem kaç" demesi gibi ironik durumları bizzat kendi gözümle gördüm.
kural açık. faiz haram. sen buna kar payı de, vade farkı de "bi şekilde hellalleştir!?" sonra cebe indir. ohhh ne ala memleket.

ve bu adamlar her gün sohbetlere gidiyorlar, müslümanlıkta en ön safta olduklarını sanıyorlar/iddia ediyorlar.

faizin haram olduğu açık olarak emrolunmuşken benim halifeye vs. ihtiyacım yok.

elhamdülillah getirdiğim kelime-i şehadette yaradanımı ve onun elçisini kabulden başka bir inanış yok.

benim açıkça anlayamayacağım şeyden Allah beni nasıl sorumlu tutar?

İslam akıl dinidir. Allah hepimizin aklını açık etsin.