CanonTURK Foruma Hoş Geldiniz.
Toplam 36 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 20 arasi kadar sonuc gösteriliyor
Like Tree32Likes

Konu: Müslüman dünyası sizce neden böyle ?

Hybrid View

  1. #1
    GeorgeBest - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CanonTURK Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    eren aydın
    Makina:
    5D mk II
    Üyelik tarihi
    01.May.2013
    Nereden
    Sinop / Gerze
    Yaş
    35
    Mesajlar
    1,144

    Standart

    Haklisiniz ama bunun için yüz yilda bir gelecek mücahid i mi beklemeli yoksa İslam dunyasi bu parazitlerden arinmanin yollarini mi bulmalı, ben paragrafiniza katiliyorum, itirafta da bulunayim her dakika her saniye sorguluyorum inanclarimi bu sayede de doğruyu buldugumu dusunuyorum, suda bir gerçek günümüz İslam dünyasında bu parazitlerden medet umanlar var, şuan durum sudur ki sorgulamadan İslam dinine inanmak imkansiz çünkü dejenerasyon hat safhada en büyük örnekleri de ülkemizde bolca var, o yüzden her birey mantikli düşünmeli islama inanmali bilime yonelmeli, guvenmeli, İslam ile pozitif bilimleri ayirmak isteyenlerle ancak bu şekilde mücadele edilir bence ..










    stetik likes this.

  • #2
    stetik - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    CanonTURK Üyesi

    Status
    Offline
    İsim
    Said Nuri Tetik
    Makina:
    6d
    Üyelik tarihi
    18.December.2009
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    37
    Mesajlar
    797

    Standart

    Alıntı GeorgeBest Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Haklisiniz ama bunun için yüz yilda bir gelecek mücahid i mi beklemeli yoksa İslam dunyasi bu parazitlerden arinmanin yollarini mi bulmalı, ben paragrafiniza katiliyorum, itirafta da bulunayim her dakika her saniye sorguluyorum inanclarimi bu sayede de doğruyu buldugumu dusunuyorum, suda bir gerçek günümüz İslam dünyasında bu parazitlerden medet umanlar var, şuan durum sudur ki sorgulamadan İslam dinine inanmak imkansiz çünkü dejenerasyon hat safhada en büyük örnekleri de ülkemizde bolca var, o yüzden her birey mantikli düşünmeli islama inanmali bilime yonelmeli, guvenmeli, İslam ile pozitif bilimleri ayirmak isteyenlerle ancak bu şekilde mücadele edilir bence ..
    Müctehid gelmiştir ve icraatini yapmış ve hala bu süreç devam ediyor. Söylediğiniz gibi sorgulamalıyız, ölçü ve tartımızı kuran ve sünnetten alıp, tartmalıyız duyduklarımızı. Ayrıca inanmak için de herşeyi sorgulayabiliriz tabiki.
    Bediüzzaman ın bir mektubunun paylaşmak istiyorum. Direk alıntı yapıyorum.

    Eşref Edip 1952’de İstanbul’a gelen üstada , İstanbul seyahatinden muzdarip olup olmadığını sorar.
    Üstad:

    "Bana ızdırab veren, yalnız İslâm’ın maruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi; onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt, gövdenin içine girdi. Şimdi mukavemet güçleşti. Korkarım ki cem’iyetin bünyesi buna dayanamaz, çünki düşmanı sezemez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cem’iyetin basiret gözü böyle körleşirse, iman kal’ası tehlikededir. İşte benim ızdırabım, yegâne ızdırabım budur. Yoksa şahsımın maruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeye bile vaktim yoktur. Keşke bunun bin misli meşakkate maruz kalsam da, iman kalesinin istikbali selâmette olsa!


    Dünya, büyük bir manevî buhran geçiriyor. Manevî temelleri sarsılan garb cem’iyeti içinde doğan bir hastalık, bir veba, bir taun felâketi gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müdhiş sâri illete karşı, İslâm cem’iyeti ne gibi çarelerle karşı koyacak? Garbın çürümüş, kokmuş, tefessüh etmiş, bâtıl formülleriyle mi? Yoksa İslâm cem’iyetinin ter ü taze iman esaslarıyla mı? Büyük kafaları gaflet içinde görüyorum. İman kal’asını, küfrün çürük direkleri tutamaz. Onun için, ben yalnız iman üzerine mesaîmi teksif etmiş bulunuyorum.

    Risale-i Nur’u anlamıyorlar yahut anlamak istemiyorlar. Beni, skolastik bataklığı içinde saplanmış bir medrese hocası zannediyorlar. Ben, bütün müsbet ilimlerle, asr-ı hazır fen ve felsefesiyle meşgul oldum. Bu hususta en derin mes’eleleri hallettim. Hattâ bu hususta da bazı eserler teelif eyledim. Fakat ben, öyle mantık oyunları bilmiyorum. Felsefe düzenbazlıklarına da kulak vermem. Ben, cem’iyetin iç hayatını, manevî varlığını, vicdan ve imanını terennüm ediyorum. Yalnız Kur’anın tesis ettiği tevhid ve iman esası üzerinde işliyorum ki İslâm cem’iyetinin ana direği budur. Bu sarsıldığı gün, cem’iyet yoktur.


    Bana “Sen şuna buna niçin sataştın?” diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müdhiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış. Ne ehemmiyeti var? O müdhiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler! Dar görüşler!


    Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? Ben, cem’iyetin imanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim, âhiretimi de. Seksen küsür senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum. Bütün ömrüm harb meydanlarında, esaret zindanlarında, yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı Harblerde bir câni gibi muamele gördüm, bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilattan men edildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere maruz kaldım. Zaman oldu ki, hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim. Eğer dinim intihardan beni men etmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti.


    Benim fıtratım, zillet ve hakarete tahammül etmez. İzzet ve şehamet-i İslâmiye beni bu halde bulunmaktan şiddetle men eder. Böyle bir vaziyete düşünce, karşımda kim olursa olsun, isterse en zalim bir cebbar, en hunhar bir düşman kumandanı olsa tezellül etmem. Zulmünü, hunharlığını onun suratına çarparım. Beni zindana atar, yahut idam sehpasına götürür, hiç ehemmiyeti yoktur. -Nitekim öyle oldu.- Bunların hepsini gördüm. Birkaç dakika daha o hunhar kumandanın kalbi, vicdanı zulümkârlığa dayanabilseydi, Said bugün asılmış ve masumlar zümresine iltihak etmiş olacaktı.


    İşte benim bütün hayatım böyle zahmet ve meşakkatle, felâket ve musibetle geçti. Cem’iyetin imanı, saadet ve selâmeti yolunda nefsimi, dünyamı feda ettim. Helâl olsun. Onlara beddua bile etmiyorum. Çünkü bu sayede Risale-i Nur, hiç olmazsa birkaç yüzbin, yahut birkaç milyon kişinin -adedini de bilmiyorum ya, öyle diyorlar. Afyon Savcısı beşyüz bin demişti. Belki daha ziyade- imanını kurtarmaya vesile oldu. Ölmekle, yalnız kendimi kurtaracaktım, fakat hayatta kalıp da zahmet ve meşakkatlere tahammül ile bu kadar imanın kurtulmasına hizmet ettim. Allah’a bin kere hamdolsun.


    Sonra, ben cem’iyetin iman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cem’iyetin, yirmibeş milyon Türk cem’iyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur’anımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cennet’i de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem, Cehennem’in alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur."










    GeorgeBest likes this.
    Canon Eos 6D - Canon (24-105mm f\4 L - 50mm 1.8 STM) - Tamron 90mm f2.8 VC Macro

    To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

  • Yetkileriniz

    • Konu Acma Yetkiniz Yok
    • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
    •