Abicim bu adamlar ile hiç savaşmadık ki..
Süryaniler zaten bu toplumun ayrılmaz bir parçası...
İbraniler de aynı şekilde...
Hayır, işin şaka tarafı Kameri takvim kalsa idi hiç biri olmayacaktı, hep arapça...
En azından Ekim, Kasım Aralık ve Ocak ayı bizden olmuş....
Kaldı ki zaten miladi takvime geçiş öncesi, Tanzimat dönemi sonrası, yine güneş sistemi esaslı RUMÎ takvim kullanılmaya başlanmış... Tek farkı yılbaşı 1 Muharrem'di Tanzimat Dönemi'nde 13 Mart 1840 miladî tarihi 1 Mart 1256 cuma günü olarak Rumî takvimin yılbaşı kabul edildi. Bu tarihten sonra çift takvim uygulaması başladı, aynı anda hem hicrî takvim hem de Rumî takvim 1870 miladî yılına kadar birlikte uygulandı.
Kânûn-ı Sânî
Şubat
Mart
Nisan
Mayıs
Haziran
Temmuz
Ağustos
Eylül
Teşrin-i Evvel İlk Teşrin
Teşrin-i Sânî İkinci Teşrin
Kânûn-ı Evvel İlk Kânun
26 Kanunievvel (Aralık) 1341 (M. 1925) tarih ve 698 sayılı Kanun'la Rumî takvim başlangıcı olan 1300'lü seneler terkedilip batılı ülkelerin kullandığı 1900'lü seneler resmen uygulamaya konuldu. Böylece Türkiye Cumhuriyeti'nde Rumî 1341 senesinden itibaren seneler 1925 ve devamı şeklinde adlandırılmaya başlandı.
Cumhuriyet döneminde Miladi takvime geçildikten sonra bu konuda yapılan son değişiklik, 1945 yılında 4696 sayılı kanunla “Teşrinievvel, Teşrinisani, Kanunuevvel, Kanunusani” isimleri “Ekim, Kasım, Aralık, Ocak” olarak değişmesi oldu.
Her nekadar İbrani takvimi linkleri vermiş olsan da İbrani'ler de o isimleri Süryaniler'den, daha doğrusu kökenleri Babil'e uzanan halklardan almışlardır...
Yani bir problem yok kanaatimce...