Madem konu bu yöne kaydı...
... Aslında fotoğraf makinelerini (ve/veya cep telefonu sensörlerini) sınıflarken 1. FF (35mm) ve Altı, 2. Orta (Medium) Format ve 3. Büyük (Large) Format olarak ayırmak daha makul.
Çünkü günümüz teknolojisi ile MFT sensörlerde dahi FF sensörlere yakın performans yakalanır olmaya başladı.
Sonra devreye "alan derinliği az olsun", "bokeh" olsun gibi talepler işin içine girmeye başlıyor.
Fakat onlara da çözüm bulunuyor: Ibelux'un 45mm f/0,95 lensi, Mitakon'un 25mm f/0,95 lensi, vb. vb.
Bu lensler MFT sensör ile (x2 çarpan faktöründen dolayı) f/1,9 gibi çalışıyor. Ancak (lensin gerçek diyaframı f/1,9 değil de f/0,95 olduğu için) sensöre alınan ışık 3 kat fazla oluyor. Bunun için bu tarz makinelerde 1/16.000s - 1/32.000s elektronik perde oluyor.
FF gövde seçmek, prensipte kullanıcının seçeceği lens yelpazesini rahatlatıyor; önüne esnek bir "gelecek" sunuyor. Örneğin 50mm f/1.2, f/1.4 veya f/1.8 o kadar çok lens var ki FF gövdeler için. Ama (uçlarda örnek vermek için) MFT gövdelerde 25mm f/0,95 lens, kaç üretici tarafından sunuluyor?
Bu nedenle FF gövde seçmek, - tabiri yerindeyse - "efektli şekilde fotoğrafçılığın içine girmeye" niyetli kullanıcılar için tercih sebebi oluyor.
Yoksa APS-C gövde ile standart 18-55mm lens ile de harika fotoğraflar çekiliyor...
... işte burada geliyoruz soruya: "fotoğrafı makine mi çekiyor, fotoğrafçı mı?"
Bu konuda, yukarıdaki Kutlukhan Bey'in ve Hüsamettin Bey'in yazdıklarına katılıyorum.
Ancak "kullanıcı dostu" bir yaklaşımla da bu işe girişecek bir kimsenin FF bir gövde ile başlamasını şahsen destekliyorum.
Gençliğimde babamın Zenit'ini kullandım bir miktar...
Sonra ekonomik olduğu için 9mm'lik filmi yassı ve kompakt fotoğraf makinelerini kullandım.
Sonra cepte taşınan 2-3 MP sensörlü kompakt makineler çıktı piyasaya... vs. vs....
... hepsinden sonra şu DSLR dünyasına girerken, bir abimiz dedi ki "bak, FF makine alırsan iyi olur; başlangıcını iyi yap" diye.
Kullandıkça anladım ki, ilk başta imkan fazla olduğunda fotoğrafçılıkta tecrübe kazanılması daha hızlı oluyor. İmkanlar dar olduğunda, bazı konularda ilerleme nisbeten daha yavaş oluyor.
Bugün hem FF, hem de APS-C sensörlü makinem var. Ama ikisini kullandığım yerler farklı. APS-C'yi sensör çarpanından dolayı lenslerin efektif odak uzaklıklarını arttırdığı için kullanıyorum. FF'yi ise geniş açılı lenslerde ve nisbeten geniş diyaframlı lensler ile.
Fakat FF bir gövde ile standart diyebileceğimiz 24-105 f/4 ile bile hoş kareler yakalanabiliyor.... fotoğrafı çeken, deklanşöre basan insan olunca.
Neyse lafı uzattık. Kusuruma bakmayın. Umarım aklımdakileri ifade edebilmişimdir. Sürç-i lisan ettiysek affola.
Hepinize selamlar... ve iyi çekimler
![]()