Kuru kuruya çok konuştuk, ahım şahım olmasalar da konuya biraz tat katar bir kaç fotoğraf eklemeli.
Bir kere dürbünden bakmaya başlayınca artık fotoğraf ikinci planda kalıyor; uyarmadı demeyin. Dürbünden üç boyutlu ve kadraj, kompozisyon, teknik kaygısı olmadan rahat rahat kuş izlemek çok başka bir şey.
Bir 400mm'ye bakar dostum. Eğer başka hiçbir alana bulaşmayacaksan ve çok büyük hırsların yoksa en kafa rahatlığı ile yapılacak fotoğraf türüdür bence.
Bir de bana ders olan bir fotoğraf daha paylaşayım; bu işin esası makineyi her zaman uygun ayarlarda hazır tutmak. Bu eleman daha alana varır varmaz geçiş yapıyordu; o heyecanla bir kaç deklanşör patlattım tabii. Sonradan farkına vardım ki makine ayarı one shot AF'de kalmış ve ben takip ediyorum diye hiç netlememişim bile kuşu. İşin daha acı yanı günün en yakın geçen kuşu oldu kendisi, bir daha bu kadar yakın geçiş yapan olmadı. Fotoğraf tam kadraj, hiç kırpma yok, düşünün siz yakınlığı. İşte derler ya kaçan balık büyük olur diye. Bundan sonra böyle bir çekime çıktığımda akşamdan hazır edeceğim makinenin ayarlarını. Siz siz olun böyle bir hataya düşmeyin diye bunu da paylaşayım dedim...
![]()