Gülüyorum Ülkeme, Gözlerimden Yaşlar Akarken............
Alıntı:
HaDeS Nickli Üyeden Alıntı
Fakat dün gördüm liseli çocuklar hep bir provokasyon peşindeler.. Umarım hepsi geçer.
Sevgili Mustafa, bu konuda ülkenin pek çok yerinden, aynı gözlemi alıyorum....
Oyun zannediyor bu çocuklar....
Daha düne kadar gazete okumayan, dünya ekonomik, politik ve siyasi tarihi hakkında bir cümle bilmeyen gencimiz, bir gecede politik hale gelmiş...
Şaka bunlar....
Ortaya konan sadece ergenlik dönemi hormonlarının dışa vurumu....
Dün bir Fransız-Türk arkadaşım ile görüşüyordum...
Kendisi belli bir yaşa kadar Fransa'da büyümüş, gençlik yıllarında Türkiye'ye gelmiş...
Ona bu durumu sordum..
Zira Fransızlar bu konularda dünyanın en gelişmiş ülkesi....
Cevabı çok enteresan idi...
- Bence tepki güzel birşeydir....
Peki dedim, sizdeki ile bizdeki aynı mı..?
- Yok, biz Fransa'da herşeye karşıyızdır... İyi de olsa kötü de olsa, önce itiraz eder... Sonra tartışır analiz eder.... Ondan sonra işimize gelirse, kabul ederiz...
Yani, biriktir sonra kus gibi bir durum yok...
- Evet.... Bizde anın da tepki olur... Saç saman birbirine karışmaz...
Peki tepkinin doğası nasıldır..? Bizdeki gibi serbest midir?
- Kesinlikle hayır... Herşey organizedir... Zaten herkesin evde bayraklarından t-shirtlerine kadar tüm malzemeleri hazır bulunur... Ve ne istenildiği, nasıl istenildiği ve olayların nereye kadar devam ettirileceği belirlidir... Son derece organizedir.. Ortak basın bildirileri vs...
Peki, bu eylemi o gözle bakarsan nasıl görüyorsun...?
- Başıboş, hedefsiz....
Kendisinin anlattığına göre daha yeni, bir başka Fransız arkadaşı, gruplara bu konuda "danışmanlık" yapmaya başlamış....
Başından beri ifade ettiğim gibi:
- sadece işimize gelmeyene,
- sadece dolduruş ruhu ile,
- hep "sadece bu değil öncesi de var..." söylemleri ile,
- kontrolsüz,
- hedefsiz,
- belirli bir amaç olmaksızın,
- dolduruş yolu ile kontrollü,
- iletişim kaynaklarını sorgulamaksızın,
- ne aradığını bilmediği için nerede duracağı da belli olmayan,
- kar/zarar hesabı yapılmamış,
eylemler, MAALESEF, sonuçta başarısızlığa mahkumdur.. Geriye ise kalan sadece bir "hoş sedadır"..
Çünkü eylemin karşı tarafının "muhatap alacağı" kimse yada kimseler yoktur....
Çünkü eylemin yazılı bir amacı yoktur... Eylem sürekli bir hortumun konum değiştirdiği gibi amaç/hedef değiştirir...
Çünkü eylemin kendisi KAOTİK bir yapıdadır.... Yeni düzenden uzak, kendi içinde küçük gruplarda düzenli...
Çünkü eylem bir süre sonra çözülmeye mahkumdur....
Çünkü politik, siyasi, ekonomik ve tarih bilgisi/geçmişi olmayan göstericiler gelen eleştirilere sadece "klişe tepkiler" verirler...
Bu yazdıklarımın aynısını forumdan "gerçek anlamda bilgi ve kültür sahibini olduğunu düşündüğüm" arkadaşlarımla da saatlerce konuşuyorum ve tartışıyorum..
Onlar da "üzülerek" aynı fikirdeler..
Bu sebep ile dostlarım, önce okuyalım....
Örneğin sorduğum hiç kimse gezi parkı projesinin temsili halini görmemiş... Sonunda da karşı çıkacak olsak bile, daha neye hayır dediğimizi bilmiyoruz...
Ulusal menfaatlerimizin anlamını bilmiyoruz...
Yurtdışına mailler atılıyor, aklınız alıyor mu.... Yabancı haber kaynakları bizim yerli haber kaynaklarımızdan çok daha kaliteli ve de efektif bir ağa sahiptirler...
Kendi ülke gerçeklerimizi unutup, onların bize geçirdiği gömleklerin rengi ile konuşuyor, naralar atıyoruz...
Arap Baharı ile ortak görülen bir Türk Baharı konuşuluyor...
Ne duruma düştüğümüzün farkında mısınız...
Dünyanın belki yarısı bizi zaten Arap gibi hayal ediyordu, şimdi birde onlarla eş koşuluyoruz...
Aslında tarihte hep olduğu gibi kendimiz edip kendimiz buluyoruz...
Unutmayalım, Tarihte Türk devletleri hep iç hesaplaşmalar ile yıkılmıştır, savaşlar ile değil....
Evet, hükümet, yerel idareler, polis hep hatalar zincirinin halkası olmuşlardır....
Ama bu haklı olduğumuz davada, hata yapma lüksünü bize vermez...
Davanın kutsallığına zarar vermeye kimsenin hakkı yoktur..
Sevgi ve saygılarımla...