Sokakta fotoğraf çekmek zor değil aslında. Burada ilk önce kendi koyduğun engeli geçmek gerek. Yani çekingenliği üzerinden atman gerek. Şöyle düşünebilirsin. Uzaktan çekeyim farketmesin. Tamam, bu güzel bir düşünce olabilir. Ama sıkıntısı şu. Uzaktan göz hiasında sokakta portre çekmek zor iş. Araya giren insanlar bu isteği bozar genellikle. Örneğin aşağıdaki fotoğraf. 35mm eşdeğeri 200 mm civarına den gelen bir objektifle çekildi. Ama sol taraftaki kişinin omzu beni rahatsız ediyor. Kadrajı kırptığımda istediğimi alamıyorum. E bir de çok uzaktan çekmediğim için yakalanmanın heyecanı var.



Aslında ideal olan(benim için) bu uzaklık.Yani insanların da beni görmesini isterim. Bunun nedeni zaten fotoğrafı çekmeden önce beni görürse poz vermek isterse verir. Vermek istemezse yüzünü gizler ya da şeklini bozar. Bu da benim fotoğrafı çekmemem gerektiğini bana sözsüz iletişim olarak geri döner.

Kadraja giren omuzlar konusunda bir örnek daha.



Bir de kadraja girdiğini anlayan masum şehirli pozu örneği.


Peki kişi gelip bir şey söylerse ne yapacağız? Asıl durum burada değişiyor. Artık çoğu yerde fotoğrafının çekildiğini bilse de insanlar buna aldırış etmemeye başladı. Tabi bunu hangi kitle içerisinde yaptığınıza bağlı. Yani Kara çarşaf giymiş birini çekmek ile istiklaldeki kişileri çekmek arasındaki farkı elbetteki bilirsiniz. Burada şunu yapın ya da bunu yapın demek yanlış olacaktır zira herkesin insanlarla konuşması, hitabı, üslubu farklıdır. Ortamdaki gerilimi artırmadan söyleyeceğiniz şeylerin samimiyeti durumu izah etmenize yardımcı olacaktır.

Fotoğraf çekmeye başladığım zamanlarda ben de bir başkasının fotoğrafına konu olmuştum. Farkında olmadan ve deklanşör sesi beni çeken kişiyle gözgöze gelmemi sağladı. Aldırış etmedim tabi. Ama gelip benden izin istedi ve habersiz çektiği için özür diledi. Doğru olan buydu ve ben tabiki hayır demedim. Ama bu biraz da bu konudaki dünya görüşü ile ilgili bir durum. Benim yerimde başkası olsaydı aynı tepkiyi vermeyebilirdi. Uzattım ama az çok bir şey anlatabilmşimdir diye düşünüyorum.