KÜTAHYA
Tarihten bugüne çinileriyle haklı bir üne ulaşmış Kütahya’ya girişte sağlı sollu Porselen ve Çini atölyeleriyle, satış mağazalarıyla karşılaşacaksınız. Üretimde artık son teknoloji kullanılıyor. Ama atadan kalma yöntemlerle çiniler üreten atölyeler de yok değil. İster büyük satış mağazalarından, ister Çiniciler Çarşısı’ndaki ve Kütahya’nın değişik yerlerindeki küçük dükkanlardan alışveriş edebilirsiniz.
Çini beldesi Kütahya, tarihte Seramorium diye anılmış. Bugün Kütahya çinileri, dünyanın dört bir yanındaki müzelerde sergileniyor. İngiltere’nin üniversite kenti Cambridge müzesinin en kıymetli parçalarının Kütahya çinileri ve seramikleri olduğunu görmüş ve müthiş keyif almıştık.
Kütahya’nın, M.Ö. 3. bin yıllarında kurulduğu ve antik adının Kotiaeion olduğu biliniyor.
Zaman ayırıp ta gezmek isterseniz, önce kenti yukarıdan seyretmek için Hıdırlık Tepesi’ne çıkmalısınız. Tepede Bizans döneminde yapılmış kale surları, 1246 yılında yapılmış bir mescit ve Döner Gazino var. Gazinoya oturup hem çevreyi seyredebilir, hem de bir şeyler içip yorgunluk atabilirsiniz.
Tarihi Kütahya evlerinin bulunduğu ve korumaya alınmış çok sayıda sokak, Hıdırlık yolunda dikkatinizi çekecek. Her biri 150-200 yıllık geçmişe sahip Kütahya evlerinin bir bölümü restore edilmiş durumda. 2-3 katlı, cumbalı, rengarenk, oymalı ahşap kapılardan girilen, işlemeli tavan öbekleri bulunan evlerin ya da konakların Osmanlı mimari üslubunun tüm renklerini yansıttığını göreceksiniz.
Kütahya’nın ziyaret etmeye değer en ilgi çekici yerlerinden biri olan Macar Evi de bir 18. yüzyıl yapımı konaktır. 19. yüzyılın ortalarında Macaristan Rus ve Avusturya ordularının saldırısına uğrayınca özgürlüklerine düşkün Macarlar Lajos Kossuht önderliğinde ayaklanırlar. Ancak yenilip Osmanlı imparatorluğuna sığınırlar. Padişah, Kossuht ve arkadaşlarını Kütahya’ya yerleştirir. 1892-94 yıllarında Kossuht ve ailesi bu konakta kalmış. İşte bugünkü Macar evi, şimdi Macaristan’ın bağımsızlığının önderi olan Kossuht ve arkadaşlarının anısını yaşatmak için bir müze olarak düzenlenmiş. Macar evi’nin yanısıra Kütahya Müzesi’ni ve Sadık Atakan özel müzesini de gezebilirsiniz. Kütahya Müzesi, 1314 yılında germiyanoğulları döneminde yapılan Vacidiye Medresesi’nin restorasyonuyla arkeoloji müzesine dönüştürülmüş. Geç kalkolitik, eski Tunç, Hitit, Fryg, Helenistik, Roma ve Bizans dönemi arkeolojik buluntularının yanısıra, 14. yy’dan günümüze kadar İznik ve Kütahya’da yapılan çini örnekleri de sergileniyor.
Sadık Atakan Müzesi’nde Sadık Atakan tarafından satın alınan ya da toplanan eserler, çiniler bulunuyor.
Kütahya’da yakın döneme ait eserlerde de bir estetik göze çarpıyor. Zevksiz beton binalardan öteye geçmeyen camilerin birbiri peşisıra yapıldığı günümüzde, Kütahya Çinili Cami aykırı bir örnek olarak duruyor. 1973 yılında yapılmış caminin tüm iç ve dış yüzeyi Kütahya çinileriyle kaplı.
Kütahya’lılar "ilk"leriyle de övünüyorlar. Dünyada ilk toplu sözleşme Kütahya’da imzalanmış. 1766 yılında fincancılar esnafı ile kalfa, çırak ve ustalar arasındaki toplu sözleşmenin dünyanın ilk toplu sözleşmesi olduğunu, ana bulvara koydukları bir panoda gelen geçene duyuruyorlar.
Kütahya aynı zamanda ünlü gezgin Evliya Çelebi’nin doğum yeri. Doğduğu ev ve bitişiğinde dedesi Kara Ahmet’in türbesi onarılıyor.
Aizonai
Görkemli Zeus tapınağı ile tanınan Aizonai antik kenti, anayoldan yaklaşık 50 km içeridedir. Zaman ayırıp ta görmek isterseniz Çavdarhisar ilçesine kadar gidip, oradan Emet yönüne dönmeniz gerekiyor. Antik kent Çavdarhisar’a birkaç kilometre mesafede. Çavdarhisar’ın 1969 depreminde terkedilen evleri antik kent kalıntılarıyla iç içe.
Aizonai’nin tarihi M.Ö. 3. bin yıllarına kadar uzanıyor. Ancak kentte görülebilen yapıların tamamı 1-2. yüzyıl Roma dönemine aittir. Kentle özdeşleşmiş Zeus Tapınağı da bu dönemde yapılmış. Türkiye’deki en iyi korunmuş tapınaklardan biri olan Aizonai Zeus Tapınağı’nın ön galeri iki duvarına kazınmış bir yazıt dikkat çekiyor. Bu, ünlü Roma imparatoru Hadrianus’un tapınağın yapımıyla ilgili mektubudur.
Tapınağın Zeus’la birlikte ana tanrıça Kybele’ye de adanmış olduğu sanılıyor. Kybele ile özdeşleşen yerel ana tanrıça Meter Steunene’ye ait kutsal alan ise antik kentin 2 km güneybatısında, Kocaçay’ın kaynağı olan kayalık arazidedir.
Aizonai’de görülebilcek diğer kalıntılar arasında tiyatro ve hemen bitişiğindeki Stadium, 450 metre uzunlukta olduğu sanılan sütunlu cadde, gymnasion, hamam ve anıtsal mezar bulunuyor. Kentteki kazılardan çıkarılan eserlerin bir bölümü Kütahya Müzesi’nde sergileniyor.
Kaplıcalar
Kütahya kaplıcalarıyla ünlü bir ilimiz aynı zamanda. Kütahya’ya 13 km uzaklıktaki Yoncalı, son zamanların hızla gelişen bir kaplıa merkezi. Yoncalı Tütav Termal Otel, yöreye iç ve dış turizm hareketi kazandırdı.
Bozüyük’ten Kütahya’ya giderken ayrılan sapaktan 4 km içerideki Ilıca köyü de termal kaplıcası ile ünlü. Bir vadinin iki yanına dağılmış evler ve villalarla kaplı yerleşim, tipik bir termal köyü hüviyetinde. Çam ağaçları arasındaki 2 yıldızlı Harlek Otel’in konumu çok güzel. Otelin açık ve kapalı termal havuzları bulunuyor. Yaz kış gidilebilir.
Bende haftaya pazar trenle gidicem.ismini çok duyudum,okudum ama gidememiştim.