Valla ister inanın ister inanmayın bende de tam tersi istikamette bir kompleks var.
Bilmem kaç yıldır eşek gibi çalışan biri olarak fazlasıyla hak ettiğimi düşündüğüm ve severek kullandığım bir gayet mütevazi 550D makinem var. Bu cihaz biliyorsunuz "giriş" ya da "başlangıç" seviyesi olarak geçiyor.
5-6 aydır fotoğraf çeken birisi olarak "L serisi bir lens", "FF baba bir gövde", kıçı başı oynamayan şöyle "sağlam bir tripod" alsam mı diye aklımdan geçtiği zaman, "dur oğlum, daha dün bir bugün iki.. hayranlıkla seyrettiğin işi harbiden bilen adamlar bile pahalı ekipmanla değil, bilgiyle kotarıyorlar işi" diye kendimi frenliyorum. Kesinlikle cimrilikten, paraya acımaktan değil.. Ayıptır söylemesi kendi kullandığım gövdenin aynısından babamla anneme de sonuçta hediye ettim.. Lâkin pahalı ekipman edinmek işin profesyonellerine yahut hakikaten iyilerine "ayıp etmek" gibi geliyor neredeyse (saçma gelebilir ama aynen böyle hissediyorum, elimde değil).
Mesele insanın haddini bilmesi, "pahalı ekipmanla iyi fotoğraf çekilir" yanılgısından kurtulabilmek. Maalesef yahut ne mutlu ki pahalı ekipman tek başına iyi fotoğraf çekmeye yaramıyor burada mevzuyu bilen arkadaşların milyon kere söylediği üzere.. Kitaplara, sağlam bir eğitime heves edilse biraz da ne güzel olur. Eğitimden kasdım ise sırf ders anlamında değil şöhretli görüntü yönetmenlerinin filmlerini seyretmek, bol bol estetik fotoğraf seyretmek, sanat tarihine/heykele/resme kafa yormak da gayet medidatif eğitimlerdir bir başına yürütülebilen, fotoğrafı hatta ruhu geliştiren..
Herkese selamlar..