Yıl 2014. "Photography Editing"ten artık kaçılamaz.

Konu hâlâ "post production"dur. Fakat bu postproduction sözünün bundan 10-15 yıl öncesinde olduğu gibisinden "küçümseme" anlamında kullanılabilmesi artık mümkün değil.
Onca parayı bir fotoğraf makinası ve onun objektiflerine verebilen bir insanın eline gelen ham data´ya yön veremiyor olmasına olsa olsa acımak gerekir.

Fakat ortadaki ağır propaganda altında ezilen insanlara bunu çok görmüyorum. Markaların "preset´lemek" gayretlerini onların günahlarını kamuflaj çabası olarak görüyorum.

"Göz korkutmak" durumundayım çünkü iş deklanşör ile bitmiş olmuyor. Aksine, asıl bundan sonra başlıyor. Bu ise zavallı preset´ler, action´lar vb ile olacak iş değil.
Deklanşöre basanın fotoğraftan kaçabilmek şansı yok.

Meselenin aslı, fotoğrafta "style" diye birşeyin olamayacağı, her fotoğrafın kendi post production sürecinin bizzat fotoğafın kendisi tarafından yönalmak durumunda olduğunu kabullenmektir.

Fakat markalar elbete, makina satmış olmakla noktayı zaten koymuş oluyorlar. Sonrasında "eee bundan sonra ne yapacaz?" diyenlere de preset´leri önermeleri oluyor.

(Bunları yazarken, kendimi "hasta avlamak peşindeki uzman hekim" gibi hissediyorum. Fakat, artık -"fotoğrafı geliştirmek" diye bir mefhumun olduğu ve bu konuda scott kelby´den daha yakın bir profesyonelden destek almanın şart olduğunu- teslim etmek vaktidir).

Ciddi bir mesaiyi kabullenmek yerine "Ben fotoşop kullanıyorum zaten" ile geçecek zamanlar kayıptan ibaret olacaktır. Bu hatayı ben de yaptım ve inanılır gibi değil ama tam 15 yılı göz göre göre kaybettim...