Tunç,
şanlı mısınız, şanssız mı? bilemiyeceğim.
ama asla aklınızdan çıkmayacak bir anı
2.kare de ayrıca güzel
Tunç,
şanlı mısınız, şanssız mı? bilemiyeceğim.
ama asla aklınızdan çıkmayacak bir anı
2.kare de ayrıca güzel
Bu biraz çok fotoğraf çok hikaye gibi olacak ama ben bu başlığı kopartırım anlatmaya kalkarsam...
Zonguldak' da kömür madeninde çekim yapacağız... Zifiri karanlık olduğu için 12 adet madenci lambasını bir ışık kaynağı haline getirdik.. normal elektrikle inemiyorsun aşağıya grizu patlaması tehlikesi yaratıyor.. Bu ışıkları koyu gördüğümüz yerlere koyduk Allah ne verdiyse...
Gaziantep' de çekimdeyiz... Çok gitmişliğim vardır... Entebli varmı eğem... Diyafram ayarlarken Mamiya da, bir nevi bale görüntüsü hasıl oluyor...
Burada da istediğim kadraj bir türlü olmuyor.. Kızacak birini arıyorum... Hah asistan benim fotomu çekiyor...Artık ona kızabilirim sen ne geyiklerle uğraşıyorsun diye...
Yine Antep ve oranın en uzun yangın merdiveni... 2 kişi üstündeyiz rüzgar estiğinde yaklaşık 1-1,5 metre sağa sola gidiyor alet ama Antep de o yıllarda helikopter yoktu...Hem olsa ne olur kiralamayacaz ki...
Sinar P3 21 MP dijital stüdyo kamerası... Yani tam anlamıyla etraftakilerin gelip "Tam olarak ne üzerine" diye sorduğu bir alet...
-Hay Allah bu nereden karışmış... sarışınım o yıllarda genelevde piyano çalıyorum reklamcı değilim yani...
Bu da yine çekim sonrası arkadaşlarla eğlenirken... Hatun duymasın...
Buna benzer bir kare en sevdiğim fotoğrafçı olan "Robert Doisneau" da vardır... Ama gerçekten yağmur yağıyor... Nişantaşı bilmemne mağazası...
Ben hep böyle bir yerde uyurum da... Çekimden sonra yatağa girmişim... Bunun başka versiyonları da var ama ??
Antep de çekim yaptığımız yerde yaınlarda bir düğün vardı bizi haberci falan zannettiler herhal adam bir gaza geldi... Ben de "Helal olsun" der gibiyim...
Yangın merdiveninin tepesi ve diğer fotoğrafçı arkadaşım Cüneyt...
Bu fotoğrafı çekerken başıma hiç unutmadığım birşey geldi... Yer Antep kamerayı kurmuşum bir tane boyacı çocuk geldi ve "fırça atayım mı abi" diye sordu... Şimdi biz İstanbulluyuz ya "hadi len şimdi ben sana bir fırça atarım" diye çıkışınca çocuk kızarıp bozararak "Çok özür dilerim abi öyle demek istememiştim bizim buralarda böyle denir" dedi... Çocuk çok temiz yüzlüydü ben de öyle dediğim için kendime kızmıştım ve o an cebimde bsadece 5 TL en küçük paraydı ve çocuğa verdim... İşte hayatımda ilk defa duyduğum laf o an geldi... "Abi buradan ne kadar alıcam? ... DAN... İstanbulda olsak topuklar gider velet buna çok geldi üstünü verecek... Hepsini al dedim... Uçtu sevinçten...
Madende şartlar gerçekten zor arkadaş...
İşte "Robert Doisneau" fotoğrafının bir benzeri... Kontrbas çalan bir adam Paris sokaklarında taksi beklerken böyle durur... İnsanın mesleğine gösterdiği saygıyı anlatan inanılmaz bir fotoğraftır...
Manken çekimi için bizi bekliyor sekreter arkadaş da çay almış yerine giderken yakalamışım birisi de birşeyler çekerken poz vermişiz...
Murat saçı yapıyor... Aykut da nedense böyle poz vermek gereğini duymuş... Benim yüz ifadem üzerine yazmak serbest...
Kemal abi senin bu mesajını yoldan geçen biri okusa emin ol fotoğrafa başlar. Piyanocu ve sonraki fotoğraf dehşetül vahşet birşey
-------------------------
Konu mos84 tarafından (11.January.2015 Saat 15:04 ) değiştirilmiştir.
çok güldüm bu hikayeye,bizim millet gerçekten meraklı )Hikayeler ve konu çok güzel ...
Küçük bir anı da benden
İşyerim Okmeydanı'nda malum öğle arası Perpa'nın etrafında bol bol bitki yeşillik olduğundan biraz böcek çekeyim dedim neyse bir böceğe odaklanmışım manuel netleme yapıyorum... Tam kulağımın orda birşey hissettim döndüm bi baktım vatandaş merak etmiş vizörden oda bakmaya çalışıyo ...
Abi napıyon dedim oda bana sen napıyon merak ettim dedi.. E fotoğraf çekiyorum böcek... ? Haaa dedi Biraz bekledi sustuk sonra nasıl peki güzel çıktı mı dedi ))
Allam yaa dedim al bak nasıl çıkmış gösterdim lcd ekrandan haa vay ...... dedi ))
İşte memleketimin insanı dedim
Hoş sohbeti ve bu güzel mekanı bana öğrettiği için Gökhan İşler'e çok teşekkür ederim bu fotoğrafım da ona armağan olsun kabul görmesi ve beğenmesi dileğiyle... Selam ile...
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
-
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Bu hikaye bana ait değil. Ünlü fotoğrafçı Yousuf Karsh'a ait. Hoşuma gitti, paylaşmak istedim.
"İkinci dünya savaşının ortalarında İngiliz Başbakanı Winston Churchill, Kanada'yı ziyaret etti, Kanada Başbakanı Mackenzie King ile görüştü ve bu ülkeyi savaşa katılmaya ikna etmek için parlamentoda konuştu. Konuşma sonrasında iki başbakan kolkola koridorda yürürken Kanada Başbakanı Churchill'i biraz da zorla bir odaya soktu ve şöyle dedi: "Bir fotoğraf için iki dakika lütfen!" Kafası savaşın sorunlarıyla dolu Churchill'in o sırada en son düşündüğü şey belki de fotoğraf çektirmekti ama meslektaşını kırmadı. Oda içinde Kanada'nın ünlü fotoğrafçısı Yousuf Karsh, bütün hazırlıklarını yapmış bekliyordu.
O sırada Churchill'in dudaklarında bir sigara vardı ve Karsh kibarca bunu vermesini istedi ve bir kül tablası uzattı. Churchill sigarayı bırakmakta isteksiz görünüyordu ve Karsh daha fazla beklemeden İngiliz Başbakanı'nın ağzından sigarayı eliyle aldı. Bu davranışa Churchill şaşırmış ve kızmıştı. Deneyimli Karsh'ın ise aradığı bu bakışlardı ve hiç gecikmeden deklanşöre bastı" ve sonuç; tarihin unutulmaz fotoğrafları arasında yerini aldı:
Canon 5D II
Canon 17-40L
Canon 50mm f/1.4
uzun zamandır beğeni ile izlediğim yıldırım fotoğraflarını, kötü de olsa çekmeye çalışmamla başladı herşey. Birçok yerden insanların hangi ayarla çektiklerini öğrenip uygulamaya başlamak için havanın kötü olmasını bekledim. Bir çok kez çok yaklaştım ama hiç kadrajıma tutturamadım. En son bu haftaki İstanbuldaki kötü hava şartlarıyla yeniden çekime başladım. Odamın camından 30 saniyelik 10-15 boş kare çektikten sonra son çekimin 5.saniyesinde falan kadrajıma girdiğini farkettim. O sevinçle zıplayınca, düşerken tripoda çarptım. O çarpmayla tripod ve makine koltuğun üstüne düştü. Ben makineyi düzeltmeye çalışırken halen çekim yaptığı için saçma sapan bir görüntü elde ettim ve böylelikle kadrajıma giren ilk yıldırım hüsranla sonuçlandı. Şimdi bir an evvel sonbahar gelsin diye bekliyorum
Trajikomik bir hikayeniz varmış Berkin Bey Umarım güzel sonuçlarla neticelenecek fotoğraflar çekersiniz bir gün.
Canon 5D II
Canon 17-40L
Canon 50mm f/1.4
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Çekilen her fotograf, herkesin kendi portresidir……
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Çekilen her fotograf, herkesin kendi portresidir……
Arkadaşlar merhaba,
Son zamanlarda yağan yağmurlar, çakan şimşekler ve gök gürültüleri beni uzun zamandır aklımda olan şimşek fotoğraflarını nasıl yakalarım sorusuna cevap aramaya yaradı. Bende böyle bir akşamda bir taraftan dünya kupası maçlarından birini izlerken diğer taraftanda evimin penceresinden uzun pozlama ile bir şeyler yakalamaya çalışıyordum.
Arada sırada uzaktan çakan şimmeklerin uzaktan gelen gök gürültüleri bile insanı korkutmaya yetiyor bu yüden pencere önünde bile durmamaya çalışıyordum. Böyle bir zamanda yine makinayı ayarlayıp pencereden uzaklaşıyordumki inanılmaz bir aydınlık oldu ben korkudan evin içinde kaçacak delik ararken arkasından gelen gök gürültüsü ile tamam mahalle yıkıldı herhalde dedim.
Ortalık sakinleştikten sonra tek isteğim tek duam ne olduğunu anlayamadığım şeyin fotoğraf makinasında kayıtlı olmasıydı.
Konu başlığı Bir Fotoğraf - Bir Hikaye ama o sonuncu (yani 5. fotoğraf) için öncekileride vermek istedim. 6. fotoğraf kesinlikle gündüz çekimi değildir.
Her türlü yapıcı eleştiri ve yorum için şimdiden teşekkürler.
1.
2.
3.
4.
5.
6.
Canon Rebel XS/1000D | Canon EF-S 18-55 IS | Canon EF 50mm f/1.8 II | Fujifilm S7000 Zoom
Canon s5 den sonra fotoğraf tutkumu geliştirebilmek için dslr a geçmeye karar verdim ve nihayet 350D + 28-135 aldım.
Menüyü öğreneyim, makine üstündeki tuşların ne işe yaradığını çözeyim derken birkaç gün geçti. Çekim teknikleri ve objektif hakkında fazla bilgiye sahip olmadığımdan macro denemeleri yapmaya başladım ancak beceremedim. Tabi s5 den sonra dslr a geçince daha iyi çekimler yaparım diyerek başladım, beceremeyince de sonuç hüsran. Bir süre makine dolapta yattı, elimi bile sürmedim. Küsmüştüm ona..
1-2 hafta sonra arkadaşın mekan tavsiyesi üzerine İzmir - Çeşmede Tekke plajının yukarısında kalan boş araziye çıkıp gün batımı çekmek için düştüm yola. Bu kez başaracaktım. Tamamen bilinçsiz bir şekilde iso - diyafram ve enstantane ayarlarıyla oynayarak denemeler yapmaya başladım ( tabi otomatik ayarda çekim yapmayı da kendimize yediremiyoruz ). Nihayet işe yarar bir görüntü alabilmiştim, sevinçten havalara uçtum
Hangi değerlerde çektiğimi ve diğer ayarlarda neden olmadığını anlamaya çalışıyordum bir yandan. Hazır ayarı tutturmuşken de biraz daha aşağı kısımlara inip oradan da birkaç deneme yapayım dedim. Bir kayanın üstüne oturdum ( tripod da yok ) ve ayarlarla 1-2 tık oynayarak başladım çekmeye, derken çalıların arkasından ses gelmeye başladı. Zaten adam gibi 1-2 kare çekmeye başlamışız, bir de yılan eksikti.. Neyse ki 5-6 metrelik mesafede, kendilerini çekebilecek bir fırsatım vardı yani
Bir yandan kafamdaki " acaba zararlı mıdır" ( YUSUF YUSUF ) sorusu, bir yandan da deneyimsizlikten hiçbir ayar yapmadan bastım deklanşöre. Lcd den kapkaranlık bir görüntü çıktığını gördüm ama aynı anda yılanın dibime kadar geldiğini fark edince arkama bile bakmadan uçtum oradan...
Hem yaşadığım hüsranın sonucunda çekebildiğim ilk fotoğraf, hemde ne olursa olsun yılmadan denemeye devam etmemi sağlayan "ekşın" günümden sonra aklımdan gitmeyecek bir kare..
Edit : imageshack den çıkmayınca tiynpic den upload ettim.
Konu Gökhan Aydın tarafından (26.June.2010 Saat 00:33 ) değiştirilmiştir.
5D Mk II | Lens: Tunç'un çantasından ne çıkarsa işte
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Arkadaşlar tekrar merhaba,
Fotoğraf çekmek çok güzel bir duygu ama asıl güzel olan şey bunun paylaşımı. Bu dünyada emek sarf eden zaman harcayan insanların yorumlarını almanında insanda daha güzel duygular uyandırdığı kesin.
Bende bu amaçla yukarıdaki fotoğraflarımı göndermiştim. Ama forum üyesi arkadaşlarımın konuyu fark etmediğini görünce konuyu bir kez daha güncellemek istedim.
Selamlar,
Canon Rebel XS/1000D | Canon EF-S 18-55 IS | Canon EF 50mm f/1.8 II | Fujifilm S7000 Zoom
Ali Bey selamlar;
Fotoğraflarda ciddi bir netsizlik söz konusu neden böyle bir sorun oluştu anlamadım. Acaba lens manuel odaklamada mı kaldı? Ya da çekimleri yaparken ortam zifri karanlık mıydı acaba?
Fotoğraflara gelecek olursak altıncı fotoğraf çok fazla pozlanmış.
beşinci fotoğrafta fazla pozlanmamış aslında aşağıları siyah çıkmış fakat şansınıza şimşek çok kuvvetli çıkmış ve bir orantısızlık oluşmuş.
Dördüncü fotoğraf bu serinin en iyisi bana göre..
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Mert yorumun için çok teşekkür ediyorum.
Aslında ben bunları yakalayabildim diye seviniyordum ama alışık eğitimli gözler bakıp yorumlayınca işler değişiyor.
5. fotoğrafta picasa ile işleme yapıp kara bölümünü aslında ber kararttım.
Netleme konusundada çok haklısın ve bo sorun o akşamki tüm fotoğraflarda olabilir çünkü nereye odaklayacağımı bilemedim. Boş gökyüzüne odaklayıp makinayı öylece bıraktığımı düşünüyorum.
Canon Rebel XS/1000D | Canon EF-S 18-55 IS | Canon EF 50mm f/1.8 II | Fujifilm S7000 Zoom
bu tarz durumlarda lensi manuel odaklamaya alıp sonsuza netlemek en iyi sonuç olacaktır
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Geçen Sultanahmet'te çekim yapmaya çalışıyorum.Üzerim de de istanbul t-shortü var.Yanımdan geçen iki kız da beni turiste benzetmiş olacak ki;yere iyice yaslayıp kadrajını yukarı kaldırmış olduğum makineyle ayasofyayı değil de yeri çektiğimi sandılar.Konuşmalar aynen şöyle gelişti:
Türküm insanı 1: Bak hele bak.Yeri çekiyo.Ne varısa verde.
Türküm insanı 2:Yok kızım salak mısın yaa.Makinesi tekinölocik.Bak televizyonundan camiyi gösteriyo.
Türküm insanı 3:Vay beee !
Kale'den İndim Balıklıgöl'e Doğru Yürüyorum...
- Abi Urfa'nın Tarihini Anlatayım mı?
- Gerek Yok Sağolasın...
- Abi Anlatayım Yaa.
- E Peki Anlat Bakalım.
Ve Başlar 100 Gram 100 Gram Anlatmaya
Acayip Bir Anlatması Vardı...
- Abi Cevşen Vereyim / Nazara - Kötülüğe Herşeye İyidir.
- Yok Kim Ne yapsın Bizi
Balıklıgöl'e Gelipte Cevşen satan Çocukları Bilenler Bilirler.
Cebinize Yada Çantanızın Üstüne Atarlar
- Abi(abla) Hediyemiz Olsun (Satışın Can Alıcı Noktası)
Tabi Bazıları Dayanamaz Verir Parasını...
- Cevşenleri Ne Kadar'a Satıyorsunuz ?
- Abi 2 Tl Bazen 3 Tl
- Ne kadar'a Alıyorsunuz
- 150 Kuruş :=)
- Eyi Para Bende mi Satsam ne ?
- En Çok Ne kadar sattın ?
- Abi Bir Defasında 5 Tane 15 Tl Verdim.
- Maşallah / iyi Satmışsın...
Bu Arada Dergah Camii'nin Avlusuna Giriyoruz...
- Abi Misafirler İçin Kalacak Odalar Var Burda.
- Abi Neden Geldin Buraya =
- Otobüsten
- Hangi Otobüs ?
- Şehir içi
- Hangi şehirden Abi ?
- Buralıyım Yahuu
- Abi Dalga Geçme.
- Niye Urfalılara Benzemiyor muyum ?
- Yok Abi
Neyse Sen Çok Konuştun, Geç Karşıma bakalım Bir Fotoğrafını Çekeyim
1-2 Poz Çektim...
Adın Neydi:
- İbrahim Halil.